BİTKİ -TOPRAK

C. BİTKİ ÖRTÜSÜ

           
                Türkiye’nin doğal bitki örtüsü tasnifine göre bölge;Akdeniz Flora bölgesine girer.[11]Yani yöremizde Akdeniz bitki coğrafyasına ait karakteristik bitkiler yer alır. Bu nedenle bölgede bütün yıl yeşil kalan bir manzara vardır. Bu yazların sıcaklığı, aynı zamanda kurak geçmesi, gökyüzünün parlaklığı, kış aylarının yumuşaklığı ile açıklanır. Bitkiler bu ortama uyum sağlamış,  kendine özgü şekle bürünmüştür.

            Araştırma yaptığım yörede yazlar aşırı sıcak geçer, sıcaklar uzun bir devre üzerinde en az yedi ay içine yayılır ve kurak bir devredir. Bu yaz döneminde toprak derinlere doğru iğce kurur yöre ve çevresinde kayalar çoğunlukla kalker olduğundan kuruluk biraz daha artar bu durumda bitkiler gelişebilmek, varlığını devam ettirebilmek için bünyelerini buna göre ayarlar, düzen ve şekle girerler. Akdeniz bölgesinde bitkiler kuraklıktan dolayı boylarını kısaltmışlar, köklerini derine uzatmışlar ve yaymışlar, buharlaşma oranını düşürmüşler, yani yapraklarını küçültmüş, sertleştirmiş ve tüylendirmişlerdir.[12]  Etüt yaptığım sahada bitkilerin yaprakları tam yeşil değil, siyaha ve griye yakın olup buna zeytin ağaçlarının yaprakları örnek gösterilebilir.

            Etüt sahasındaki, zeytin, hamup, mersin (murt), zakkum, hayıt, tespih gibi doğal bitkiler kış aylarının yumuşaklığı nedeniyle yapraklarını dökme ihtiyacı duymazlar.Çeşitli soğanlı bitki türleri ise kış aylarında canlı olup, yaz başlarına doğru kururlar. Kekik, lavanta, nergis, papatya, sümbül vb. bitki türleri ilkbahar aylarında en gür olduğu dönemdir. Her tarafta yeşillenir ve çiçek açar, yazın ise hepsi kurur. Sadece çalı (maki) formasyonu bitki türleri kalır. Buna ek olarak su kanalları ve dere kenarlarında nem ihtiyacını karşılayabilen bazı bitkiler ve tarımı yapılan bitkiler yaz aylarında araştırma yöremin yeşilliğini tamamlar. Sulanan arazilerdeki turunçgil bahçeleri yörede yaz kış yeşil kalan alanlar olarak göze çarpar. Araştırma yöremin florasını doğal ve kültürel bitki örtüsü olarak iki başlık altında toplayabiliriz.

        

C.1. Doğal Bitki Örtüsü



            Maki formasyonu etüt sahamın tipik bitki örtüsüdür. Keçi boynuzu(harnup), yabanı zeytin , mersin(murt), tespih ağacı, hayıt, zakkum, yabani incir gibi bitki örtülerinin yörede yerice bulmak mümkündür. Bu tür bitkiler araştırma sahamızda tarımın yapılmadığı tepelik alanlarda yaşama imkanı bulmuştur. Yörede doğal olarak orman denilebilecek ağaç toplulukları yoktur. Bu maki türleri Kozan Dağı çevresinde Lale tepesi, İnce tepe, Çamlı tepe ve Karınca tepesinden görmek mümkündür. Ayrıca bu tepelerde kekik, nergiz, sümbül vb. gibi kokulu bitki türleri de  yayılış gösterir. Yöre; göçebe yörüklerin kışlak amaçları için uygun bir ortam olması ve hayvanlıkla uğraşanların araziyi aşırı otlatmaları nedeiyle bölgede maki türleri azalmakta gelişme gösterememekte ve çılızlaşmaktadır.(Foto 1.6). Yörede göze çarpan doğal yetişmiş çam ağaçlarını Çamlı tepede görmek mümkündür. Tepenin ismi de burdan gelmektedir. Burada doğal yetişmiş çam ağaçları çevrenin eskiden ormanlık olduğunu ve tahrip edildiğini göstermektedir. Bu çam ağalarının yayılamamasının nedeni ise arazinin aşırı otlatılmasıdır.

            Akdeniz bölgesinde kısa boylu Garik vejetasyonu, ormanların tahrip edildiği, kurak, toprak bakımından fakir, taşlık alanlarda, Torosların Akdenize bakan yamaçlarında 500-600m’ye kadar rastlanır.[13]Bu vejetasyon türüne Kozan ve çevresinde de rastlamak mümkündür. Zira araştırma yöremin denizden uzaklığı 70 km kadar olup ortalama yükseltisi 109.85m’dir.

            Etüt sahamı dikine kesen Kozan çayı ve Deli çay boyunca, hayıt, aksöğüt, zakkum, kargı, (kamış), dut, çınar, böğürtlen çalısı, yabani asma ve kavak ağaçlarına rastlanır .  Ayrıca dere kenarlarında ve bazı bazı dereye yakın arazilerde yer yer rastlanan okaliptüs (sıtma) ağaçlarından söz etmek gerekir.

            Bu bitkiler insan eli ile dikilmiştir. Genellikle boyları 10 metre kadardır. Suya aşırı bir ihtiyaç duyar. Bunun için de suyun bol olduğu dere kenarlarında ve su kanalları çevresinde yetiştirilir. Çok çabuk gelişen bir ağaç türüdür.



C. 2. Kültür Bitkileri


                Kayalıklar dahil her türlü arazide yetişme ortamı bulunabilen maki formasyonu geniş topraklı alanlarda yerini kültür bitkilerine bırakır. Yöre ve çevresinde uygun iklimin olması, her çeşit tarımın yapılması, yetiştirilen kültür bitkilerinin de çeşitli olmasını sağlamıştır. Arazinin düz olması ve sulanabilir olması dolayısıyla yörede sulu tarımın her türlüsü yapılmaktadır; fakat tarım ürünleri arasında narenciye grubu (Portakal, Mandalina, Limon) ağırlık noktasını oluşturur. Hem de köylüye büyük kazanç sağlayan bitkilerin başında gelir. Ayrıca zeytin, dut, nar, şeftali, elma, erik ağaları da ticari bir değer tutmayacak şekilde köylülerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yetiştirilir.

            Yörede narenciye bahçeleri Kozan Dağı etekleri çevresinden başlayarak Lale tepesi ve İnce tepe boyunca uzanır. Daha çok bu tepelerin batısında yaygındır. Karınca tepesi ile İnce tepe arasında ve Karınca tepesinin batısı boyunca uzanarak Kabasakal ve Toklular mahallesi çevresine kadar hemen her yerde narenciye bahçeleri görmek mümkündür. Daha aşağı köylere gidildikçe ortadan kalkmaktadır. Köyde narenciye tarımının yapılmadığı arazilerde mısır, buğday, pamuk, soya fasulyesi, karpuz, sebze vb. bitki türleri yetiştirilir. Fakat bu arazilerde zamanla narenciye bahçelerine dönüşecektir.

            Bildiğimiz gibi Akdeniz iklimini en iyi temsil eden zeytin, nar, incir ve turunçgillerdir. Köyde yer alan bu bitki türleri yörenin iklimini açıkça ortaya koymaktadır. Bu yetiştirilen turunçgiller köylülerin en önemli gelir kaynakları arasında olup ticaret amacı ile üretilmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi belli ortamlarda yetişebilen bu turunçgiller her zaman yeşil yapraklı ve soğuğa karşı aşırı duyarlı, sıcaklığın 0 °C’nin altına düştüğü zaman zarar görürler. Akdeniz kıyı bölgesinin her yerinde yetişmez, kutu bölgelerde yetişir. Adana ve çevresindeki açık ve kuzey rüzgarlarının etkili olduğu yerler turunçgillerin gelişmesini engeller. Bu bitkinin yetişmesi için en önemli faktör kış aylarının ılık geçmesidir.

Yaz aylarındaki sıcaklık ise fazlasıyla yeterlidir. Kış aylarında soğukların etkili olmadığı yerlerde portakal daha iyi ve kaliteli olur. Eğer soğuk çarparsa hem portakal ağaçları zarar görür, hem de ağacın üzerindeki meyve suyunu çekerek kaliteden zarar görür, kilo ve verimde düşer. Köyde intansif  bir şekilde narenciye tarımı yetiştirilmektedir.


D. TOPRAK ÖZELLİKLERİ

                      

Toprak çeşitli kayaların fiziksel ve kimyasal yönden çözülmesi ve ayrışması sonucu meydana gelir.Toprağın oluşumunda iklim,bitki örtüsü,ana materyal , topoğrafya ve zaman faktörleri etkilidir.[14] Araştırma yöremde iki tip toprak göze çarpar. Bunlardan alüvyal toprak ovalık alanda, diğeri arazideki tepelik alanlarda yani karstik (Kretase) kalkerlerin yaygın olduğu alan ve ova ile birleşen kesimlerinde görülür. (Şekil:1.9)



D.1. Alüvyal Toprak



Bu toprak çeşidi daha çok nehirlerin biriktirme yaptığı alanlarda bilhassa birikinti koni ve yelpazeleri üzerinde, suların durulduğu taşkın alanlarda ve eski akarsu yataklarında, dağlar ile ova arasındaki piedmont(dağ eteği) alanlarında yer alır.Bu toprağın fiziksel ve kimyasal özelliği de, ana materyalin özelliğinin yanı sıra taşıma ve biriktirme esnasında meydana gelen değişmeler etkili olmaktadır.Bu demek oluyor ki ana materyal kireçli ise alüvyal de kireçli, ana materyal kumlu ise alüvyal de kumlu, ana





Şekil.1.9.  Işıklı Köyü ve Çevresinin Toprak Haritası.


materyal killi ise alüvyal de killi, ana materyal koyu renkli ise alüvyal de koyu renkli, ana materyal açık renkli ise alüvyal de açık renkli olmaktadır. Bu nedenle araştırma yaptığımız alan kireç taşlarının yaygın bir alan olması nedeniyle alüvyal topraklar kırmızı renklidir.Bölgedeki tepelik alanlar, kalkerli arazidir.Etüt sahasındaki alüvyal topraklar yatay yönden tepelik alanlara doğru yaklaştıkça renk değişmekte, daha kırmızı renkte olmaktadır.Araştırma yöremdeki yer olan bu alüvyal arazi erozyon malzemelerinin uygun topoğrafyalarda depolanarak, köşeli, çakıl, kum, mil ile dere yataklarında çökelen kum,kil ve mil gibi malzemelerden meydana gelmiştir. Ovanın çökelmesi pleistosenden önce olup ova kuaterner teşekkülleriyle örtülmüştür.[15]


D.2.Kırmızı Renkli Akdeniz (Terra-Rosa) Toprağı


Araştırma sahamın karstik kretase alanlarında yayılış gösteren bu topraklar, yarı kurak iklim şartlarının etkisiyle oluşmuştur. Topraktaki kırmızımsı ve kızılımsı renk kurak ve sıcak iklim şartları altında, sıcaklığın fazla olmasından ileri gelmekte olup, Terra – Rossaların meydana meydana gelebilmesi için hem kalker kayalarının varlığına, hem de Akdeniz iklim şartlarının olmasına ihtiyaç vardır. Kireç taşlarının çatlaklı olması hava sirkülasyonunun mükemmel şekilde sağlanması nedeni ile ana materyal üzerinde kırmızı topraklar oluşur. Bileşimlerinde fazla miktarda demir bileşikleri bulunduran humusların azlığı toprağa açık kırmızımsı veya kızılımsı renge sahip olmasını sağlamıştır.

Kireçtaşı karbondioksitli suların etkisiyle kimyasal yönden eriyebilen bir kayadır. Bu nedenle erime, ayrışma olayı suyun tutulmadığı eğimli yüzeylerde değil, suyun tutulduğu tabaka yüzeylerinde ve ince çatlaklarda oluşmuştur. Dolayısıyla bu yüzeylerde suyun tutulması ile ayrışma olmakta ve ayrışmanın doğal sonucu olarak topraklar oluşmaktadır.

Kırmızı renkli Akdeniz toprakları, Akdeniz iklim şartlarının hüküm sürdüğü sahalarda yıllık ortalama sıcaklığın 14 °C’nin üzerinde, yağışın 500mm den fazla olduğu ve kızıl çamların tahrip edildiği alanlardaki maki (çalı) vejetasyonunun hakim olduğu alanlarda gelişme göstermişlerdir. Organik madde ayrışmasının yeterli olmaması topraklar üzerinde organik horizonun gelişmemesine neden olmuştur.



E. HİDROĞRAFLA ÖZELLİKLERİ



E.1. Yeryüzü Suları



Araştırma sahamda sürekli sulardan çay karakterli iki önemli akarsuya rastlanır. Bunlardan Deli Çay, Karınca Tepesi’nin hemen batısından, Kozan Çayı ise köy arazisinin tam ortasından geçmektedir. Deli Çay yörenin en kuvvetli akarsuyudur. Bu iki akarsu kaynağını Toros Dağları’ndan alır. İlkbahar ve özellikle de kış aylarında bol su taşırlar. Bu durum en önemli sebebi akarsuların kar suları ile değil daha çok yağmur suları ile beslenmesidir. En az su taşıdıkları dönem ise Akdeniz iklim özelliğinin gereği olarak yaz mevsimi olmaktadır. Kozan Çayı köy sınırları içinde Deli Çay’a karışarak, güneye doğru akış gösterir ve Ceyhan Nehri’ne karışarak Akdeniz’e dökülür. Yaz aylarında akar sular hem kuraklıktan hem de tarımda kullanıldıklarından akımları çok azalır. Kozan Çayı üzerindeki göletten D.S.İ.’nin kontrolünde su bırakılmakta ve düzenli bir şekilde arazilerin sulanması amaçlanmaktadır. Köyde sulama işlemi suya ihtiyacı olan tarla sahipleri motopopları aracılığı ve toprak arklarla (kanal) suyu saptırarak tarlalarının sularlar. Ayrıca barajdan D.S.İ’nin kanaletleri aracılığıyla da tarla sahiplerinin arazilerini sulaması amacılığıyla kontrollü bir şekilde su verilmektedir.


E.2. Yeraltı Suları


Kozan ve çevresinin önemli su kaynaklarından biri de yeraltı sularıdır. Araştırma yörem Çukurova’nın en kuzeydeki bölümünü oluşturduğu için taban suyu seviyesi güneye nazaran daha derindedir. Çukurova’nın güney bölümlerinde taban suyundan az bir masraf ve emekle kolayca yararlanılmaktadır. Bu etüt saham için bu kadar kolay değildir. Suya ulaşmak için daha derin moto-pomplara ve kuyulara gerek vardır. Yine de yapılan sondaj çalışmaları çoğunlukla olumlu sonuç vermektedir. Yeraltı suyunun yüzeye yakınlığı 5-15 m arasında değişmekte, bu kuyuların (moto-pompların) derinlikleri ise 50-90 metre arasındadır. Köydeki tarım arazilerinin önemli bir bölümünde bu yolla sulama suyu sağlanmaktadır. Bu kuyular köylüler tarafından tarlalarının başında kurulmuştur. Bu sular sayesinde kültür tarımı yoğun bir şekilde yapılmaktadır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder