2 Aralık 2013 Pazartesi

KOZAN IŞIKLI KÖYÜ - MONOĞRAFYA ÇALIŞMASI


ÖNSÖZ




Öğrenim hayatım boyunca edindiğim bilgiler neticesinde hazırlamaya çalıştığım Lisans tezim; doğup büyüdüğüm ve yakından iyi bildiğim “Işıklı Köyü ve Çevresi” hakkındadır. Burayı tez sahası olarak kabul etmemde, araştırma ve inceleme olanağımın fazla olması ana etkendir. Diğer önemli bir faktör ise Kozan’ın diğer köylerinden farklı olarak,  turunçgil üretiminin yapılmasıdır.


Tezimi yörede yaptığım araştırmalar ışığında kaleme aldım. Bilgi edinmede kaynak zorlukları ile karşılaştım, fakat araştırmamı zevkle sürdürdüm.Çeşitli kurum ve kuruluşlardan gerekli bilgileri topladım.Ayrıca bir araştırmacı olarak çevremde gördüğüm yakın ilgi ve bir ürün ortaya koymak bende büyük bir haz uyandırmıştır.


Bu çalışmalarım sırasında yardımını esirgemeyen ve kolaylık gösteren köy halkıma, kurumlara ve yakın arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum. Tez danışmanım Saygıdeğer Hocam Doç. Dr. Lütfi ÖZAV ve Öğr. Gör. Hasan KARA ya özellikle teşekkür ediyorum.




                                                                                              SAYGILARIMLA

                                                                                             

                                                                                                VELİ AYATA



İÇİNDEKİLER


ÖNSÖZ   ............................................................................................................        I

İÇİNDEKİLER...................................................................................................      II

TABLOLAR LİSTESİ........................................................................................      IV

ŞEKİLLER LİSTESİ..........................................................................................        V

FOTOĞRAFLAR LİSTESİ................................................................................      VI


GİRİŞ: ...............................................................................................................       1

ARAŞTIRMA SAHASININ YERİ SINIRLARI VE ÖZELLİKLERİ.............                1


1. BÖLÜM

 FİZİKİ COĞRAFYA  ÖZELLİKLERİ.............................................................     4

A)    YAPI VE YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ.......................................................     4

B)    A.1. GENEL JEOLOJİK DURUM........................................................      4

A.1.a : Paleozoik ....................................................................................       4

A.1.b Kretase (Mezosoik) ......................................................................       4

A.1.c  : Miosen (Tersyer) .......................................................................        6

A.1.d : Kuaterner ....................................................................................      6


A.2. JEOMORFOLOJİK ŞEKİLLER

A.2.a. Tepelik Alan.................................................................................       6

A.2.b Karstik Şekiller.............................................................................        8

A.2.C  Kertik Vadi..................................................................................       8

A.2.d Ovalık Alan ..................................................................................       8


B) İKLİM ÖZELLİKLERİ

B. 1. Giriş................................................................................................       9

B.2. İklim Elemanları..............................................................................     10

B.2.a. Sıcaklık            .........................................................................................     10

B. 2 b. Yağış............................................................................................     11

B.2.c.Bağıl Nem ve Bulutluluk................................................................    12

            B.2.d.Basınç ve Rüzgarlar.......................................................................     13


C. BİTKİ ÖRTÜSÜ

C.1. Doğal Bitki Örtüsü........................................................................       15

C. 2. Kültür Bitkileri..............................................................................      16                                D. TOPRAK ÖZELLİKLERİ

D.1. Alüvyal Toprak ...........................................................................         16

D.2.Kırmızı Renkli Akdeniz (Terra-Rosa) Toprağı.............................         18


E. HİDROĞRAFLA ÖZELLİKLERİ

E.1. Yeryüzü Suları..............................................................................    18.

E.2. Yeraltı Suları.................................................................................        19


2. BÖLÜM

BEŞERİ ÇEVRE ÖZELLİKLERİ


2.A. NÜFUS

2.A.1. Nüfusa Genel Bakış...................................................................       19

2.A.2. Nüfusun Gelişimi.......................................................................       20

2.A.3. Nüfus Artışı................................................................................       20

2.A.4. Nüfus Hareketleri.......................................................................       21

2.A.4.a.Doğumlar ve Ölümler ..................................................       21

2.A.4.b.Göçler...........................................................................       22

2.A.5.Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Özellikleri..................................        22

2.A.5.a.Cinsiyet ve Yaş Yapısı.................................................        22

2.A.5.b . Nüfusun Eğitim ve Kültür Özellikleri.............................................................................................        25       

2.A.5.c. Aile Büyüklükleri.......................................................         25

2.A.5.d.Nüfusun Dağılışı ve Yoğunlukları...............................        25


2. B. YERLEŞME

2. B.1. BÖLGENİN TARİHİ DÖNEMLERİ.......................................     26

2.B.2. KÖY YERLEŞMESİ.................................................................       27

2.B.3. KÖY KONUTLARI..................................................................       28


3.BÖLÜM

EKONOMİK COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ


3.A. TARIM

3.A.1.Bağ ve Bahçe Tarımı...............................................................        35

               3.A.2. Tahıl Tarımı............................................................................        36

               3.A.3. Endüstri Bitkileri Tarımı........................................................        37

                        3.A.3.a Mısır ............................................................................        38

                        3.A.3.b Pamuk..........................................................................        38

                        3.A.3.c Soya fasulyesi..............................................................        39

                        3.A.3.d Zeytin..........................................................................        39

               3.A.4 Sebzecilik Tarımı...................................................................          39

               3.A.5. Tarımı Yapılan Diğer Ürünler...............................................         39


3.B. HAYVANCILIK

               3.B.1. Büyük Baş Hayvancılık..........................................................        40

               3.B.2.Küçükbaş Hayvancılık ............................................................       40

               3.B.3.Kümes Hayvancılığı ve Arıcılık..............................................        41


3.C. ULAŞIM


SONUÇ VE ÖNERİLER..................................................................................     42

FOTOĞRAFLAR............................................................................................        43

YARARLANILAN KAYNAKLAR................................................................     50


TABLOLAR LİSTESİ


Tablo 2.1.  Işıklı Köyü’nde yıllara göre nüfus.

Tablo 2.2. Işıklı Köyü’nün yıllara göre nüfus sayımı.

Tablo 2.3. Işıklı Köyünde Yıllara Göre Doğum ve Ölüm Durumu.

Tablo 2.4. Işıklı Köyünde Toplam Nüfusun Yıllara Göre Cinsiyet Durumu

Tablo 2.4. Işıklı Köyünde Toplam Nüfusun Yıllara Göre Cinsiyet Durumu

Tablo 2.5. Işıklı Köyündeki Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılışı

Tablo 2.6. Işıklı Köyündeki Nüfusun Geniş Aralıklı Gruplandırılması.

Tablo 2.7. Işıklı Köyündeki Nüfusun Eğitim durumu

Tablo 2.8. Işıklı Köyü Nüfusunun Mahallere Dağılışı ve yoğunlukları

Tablo 3.1. Işıklı Köyündeki Arazilerin Yararlanma Bakımından Bölünüşü

Tablo 3.2. Işıklı Köyündeki Ekili Dikili Alanların Yararlanma Bakımından Bölünüşü

Tablo 3.3. Işıklı Köyündeki Narenciye Ekim Alanların Cinslere Göre Dağılışı (1999)

Tablo 3.4. Işıklı Köyündeki Endüstri Bitkileri Ekim Alanının Türlere Göre Dağılışı



ŞEKİLLER LİSTESİ


Şekil.1.1. Işıklı Köyü ve Çevresinin Lokasyon Haritası

Şekil.1.2. Işıklı Köyü ve Çevresinin Topografya Haritası.

Şekil.1.3. Işıklı Köyü ve Çevresinin Jeoloji Haritası

Şekil.1.4. Işıklı Köyü ve Çevresinin Jeomorfoloji Haritası

Şekil 1.5. Kozan İlçesinin Yıllık Sıcaklık Grafiği (1979 – 1999)

Şekil.1.6. Kozan İlçesinin Yıllık Yağış Grafiği (1979 – 1999)

Şekil.1.7. Kozan İlçesinin Yıllık Bağıl Nem ve Bulutluluk Grafiği (1979 – 1999)

Şekil.1.8. Kozan İlçesinin Rüzgar Gülü Grafiği (1979 – 1999)

Şekil.1.9. Işıklı Köyü ve Çevresinin Toprak Haritası.

Şekil 2.1. Işıklı Köyündeki Toplam Nüfusun Yıllara Göre Cinsiyet Durumu

Şekil.2.2. Işıklı Köyünün Nüfus Pramidi (1999)

Şekil.2.3. Işıklı Köyünde Eski Bir Ev Planı

Şekil.2.4. Işıklı Köyünde Modern Bir Ev Planı

Şekil:3.1. Işıklı Köyündeki Arazilerin Yararlanma Bakımından Bölünüşü

Şekil 3.2. Işıklı Köyündeki Ekili Dikili Alanların Yararlanma Bakımından Bölünüşü

Şekil.3.3. Işıklı Köyündeki Narenciye Ekim Alanların Cinslere Göre Dağılışı (1999)

Şekil.3.4. Işıklı Köyündeki Endüstri Bitkileri Ekim Alanın Türler Göre Dağılışı


FOTOĞRAFLAR LİSTESİ



Foto: 1.1. Işıklı Köyünün Aydınlar Mahallesinden Bir Görünüş

Foto: 1.2. Işıklı Köyünün Karınca Mahallesinden Bir Görünüş

Foto: 1.3. Işıklı Köyünün İnce Tepeden Arazi Doruklarında Genel Görünüş

Foto: 1.4. İnce Tepede Yer Alan Mermer Ocağından Bir Görünüş

Foto: 1.5. Tepelik Alanlarda Yer Alan Lapyalardan Bir Görünüş

Foto: 1.6. Işıklı Köyündeki Arazilerden Maki Bitki Örtüsünden Bir Görünüş

Foto: 2.1. Işıklı Köyündeki Modern Evlerden Bir Görünüş

Foto: 3.1. Işıklı Köyündeki Narenciye Bahçelerinden Genel Bir Görünüş

Foto: 3.2. Işıklı Köyündeki Mısır Ekim Alanlarından Bir Görünüş

Foto: 3.3. Fiden İçine Ekilen Lahana Sebzesinden Bir Görünüş

Foto: 3.4. Işıklı Köyündeki Büyük Baş Hayvancılık Faaliyetinden Bir Görünüş

Foto: 3.5. Yaz Aylarındaki Küçük Baş Hayvancılık Faaliyetinden Bir Görünüş


GİRİŞ:



ARAŞTIRMA SAHASININ YERİ SINIRLARI VE ÖZELLİKLERİ



Araştırma sahasını oluşturan “Işıklı Köyü” Akdeniz bölgesinin Adana bölümünde, Adana ili sınırlarında, Kozan ilçesine bağlıdır. Adana ilinin kuzeydoğusunda, Adana’ya 68 km’lik bir karayolu ile Adana il merkezine bağlanmaktadır. Kozan’a bağlı 72 köyden biri olup ilçenin güneyinde ilçeye 4 km uzaklıktadır. 1995 yılı nüfus sayımına göre 737 nüfusa sahip olan köyde 147 hane bulunmaktadır. Köy ortalama 14,9 km2 alana sahiptir. (Şekil 1.1.)

Köyün kuzeyinde bağlı olduğu ilçe; Kozan il sınırıdır. Güneyinde Yastıçalı köyü,batısında Böğrüdelik Köyü, doğusunda Tufanlı ve güneybatısında Çukurören köyleri yer alır. ”Işıklı Köyü” birkaç mahallenin birleşmesiyle kurulmuş bir köydür. ”Işıklı” bu toplam mahallelere verilen genel bir addır. Bir muhtarlık çatısı altında toplanmış olup, Kabasakal, Aydınlar, Karınca, Çolaklar ve Toklular mahallerinden oluşmaktadır. (Foto 1.1.)( Foto 1.2.)


Köyde dağınık bir yerleşme hakimdir. Bunda etkili olan faktör bahçe tarımıdır. Köyde kuruluş yönüyle dağ eteği konumunda olan Karınca ve Aydınlılar mahallesi diğer ova köyü niteliğinde olan Kabasakal, Toklular ve Çolaklar mahallesine oranla daha topludur.

Köyün kuzeyinde Kozan dağı (400m), Lale tepesi(308m), doğusunda Kayhan tepesi (173m), yer alır. Köy sınırları içerisinde kuzey – güney yönünde uzanan iki ayrı tepe bulunur. Bunlardan doğuda olan Çamlı tepe (181m), batıda olan Karınca tepesi (222m) dir. Köyün doğusunda Kadirli yolu, batısında ise Adana  yolu yer almaktadır. Köy sınırları içerisinden köy arazilerinin sulamasında faydalanılan Kozan çayı ve Deliçay geçmektedir. Bu iki çay Toklular mahallesi yakınlarında birleşerek Ceyhan nehrine ulaşmaktadır. (Şekil 1.2.)

            Köye topoğrafik yönden baktığımızda tepelik yerler dışındaki arazi oldukça düzgün bir görüntü sergiler. Arazinin eğimi %3-4 kadardır. Köyün denizden yüksekliği ortalama 109.85 m.’dir. Türkiye ortalamasının altında bir değere sahiptir. Köyün yeraldığı Kozan ovası, birikinti ovası olup, alüvyal bir araziye sahip olması dolayısıyla önemli bir tarım sahasıdır. Özellikle narenciye üretiminde önemli bir potansiyele sahiptir. Köyde yer alan tepelikler kalkerli bir yapıdan oluşmaktadır. Yörenin kuzeyinde Toros Dağları uzanmaktadır ve kuzeye gidildikçe yükselti artmaktadır. Antitoroslar denen yerde bulunan Kozan’ın hemen kuzeyindeki bu yüksek Toros dağları, Adana’ya göre fazla yağış almasını sağlamış ve kışın kuzeyden gelen soğuk havanın bölgeye sokulmasını engellemiştir. Bölgede karakteristik Akdeniz iklim özellikleri görülmektedir. İklim yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Sıcaklık kış aylarında “0 0C ‘nin altına nadir düşmekte, yaz aylarında ise hemen hemen hiç yağış düşmemektedir. Yörenin bütün bu ana özellikleri yanında ayrıntılı olarak Fiziki, Beşeri ve Ekonomik özellikleri yönünden ele almaya çalışacağım.



Şekil.1.1. Işıklı Köyü ve Çevresinin Lokasyon Haritası




Şekil.1.2. Işıklı Köyü ve Çevresinin Topografya Haritası.



1. BÖLÜM


FİZİKİ COĞRAFYA  ÖZELLİKLERİ


A) YAPI VE YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ


A.1. GENEL JEOLOJİK DURUM



Araştırma yaptığım köy ve çevresinde jeolojik zamanlardan hepsine rastlanmaktadır. Bölge doğu otokton kayaları gurubu içinde ele alınır.[1] Araştırma sahası içersinde tepelik alanlardan Karınca tepesinin kuzeyinde Tersiyer, doğusunda Alt-Triyas,  batısında ise Jura-Kretase dönemlerine ait arazi bulunur. Sahada,  Çamlı tepe ve İnce tepe’nin Jura-Kretase,  batısında Alt-Triyas batısında azda olsa Üst Permiyen’e ait arazi yer alır. İnceleme sahamın tepelik alanlar dışındaki ovalık alanlarda Kuaterner dönemi arazileri mevcuttur (Şekil 1.3.) Bölgedeki bu alanları en yaşlı olandan en genç olana doğru özellikleri ile birlikte ele alalım.


A.1.a : Paleozoik :


            Yöre çevresindeki en eski tortul kayaçlar Paleozoik yaşlıdırlar.  Bu döneme ait arazi Lale tepesinin batısında azda olsa görülür. Bu kayaçlar gri,  siyah renkli;  ince-orta,  yer yer kalın tabakalı, kalın bir kireç taşı istifinden oluşur. Kendilerini küçük odacıklar halinde kristalin şişt olarak gösterirler. Kuvarsistli, silisli ve oldukça sert bir yapıya sahiptirler. İçerisinde dolomit ve kuvarsit tabaka bulunduran birim en üste, ince tabakalı ve çatlaklı bir kireç taşı ile tedrici olarak başka bir formasyona geçer.  Alğlerin bol olarak yaşadığı sığ ve sıcak bir ortamdan çökelmiş olan çeşitli fosiller bulunur. Mizza Velebitana,  Unğdarella vb. fosilleri içeren formasyon üst permiyen yaşındadır.


A.1.b Kretase (Mezosoik)


            Araştırma sahamdaki mezosoik arazi kalker fasiyeslidir. Kozan çevresinde oldukça fazladır. Genellikle mavimtrak, gri renkte olan bu kalkerler ince dokulu,    çatlaklı ve tabakalıdır. Derinlikler tahmini 250-300 metre arasındadır. Bu dönem arazileri Karınca, İnce, Çamlı ve Lale tepe’sini doğusunda ve batısında iki ayrı kuşak halinde görülür. Mezosoik oluşum olarak dönemleri farklıdır. Bu gurupları özellikleri ise şöyledir.

            Alt triyas dönemli olan formasyon Karınca tepesinin doğusunda ve İnce tepe’nin batısında bir kuşak halinde uzanır. Bu kayaçlar ise ince tabakalı, yumrulu, sarı, yeşil, gri ve mor renkli marn istifinden oluşan birim içerinden ince tabakalı, kireç taşı ve kum taşı düzeyleri ardalanmalı olarak yer alır . formasyonun üst sevilerin doğru tedricen artarak devam eden kireç tabakaları lamelli,  branchaita ve gastropoda kavkılı olup yer yer oolitiktir kum taşları ise arkozik bileşimde olup üst sevileler doğru giderek azalır. Bu formasyonda rastlanan fosiller Cychoğyra cf. Mahojeri, Endothyra cf. Kupperi vb. alt triyas (skitiyen) yaşındadır.

            Jura-Kretase dönemli olan formasyonda Karınca tepesinin büyük biri  bölümünde görülür. Alt triyas dönemli üzerinde uyumsuz olarak bulunur. Alta dolomit, ortada dolomit kireç taşı ardalanması, üstte kireç taşı ile temsil edilir. Dolomit kalın tabakalı, siyah renkli ve breşik görünümlüdür. Kireç taşı alt  seviyelerde kalın tabakalı,






Şekil.1.3. Işıklı Köyü ve Çevresinin Jeoloji Haritası




üst sevilerde ise ince-orta tabakalı yer yer masif görünümlü olup gri, siyah ve bordo renklidir. Arazide yer alan çeşitli fosilller Clypeina jurosica faur, Peseudocyelamina hadbergimanc vb. jura-kratese yaşındadır.


A.1.c  : Miosen (Tersyer)


            Araştırma yöremde Karınca tepesinin kuzeyinde tersiyer dönemine ait arazi görülmekte olup üst sistem olarak senezoiktir. Doğu otokton kayaları gurubundan tersiyer dönemli arazi kalın bir kum taşı,  marn, çamur taşı istifi ile konğlomera  ve kireçtaşı üyelerinden meydana gelmişti. Formasyonu oluşturan kaya türleri yanal ve düşey geçişlidir.

            Araştırma yöremde sadece konğlomera üyesi bulunur. Konğlomera üyesi formasyonon tabanını oluşturur. Altta köşeli, yarı köşeli, çakıl ve tabakalanmalı, üstte ise kum boyutundaki tanelerden meydana gelmiştir. Alt seviyeler tabakalanmasız, üst seviyeler ise ince – orta tabakalanmalıdır. Arazi sığ ve enerjili bir ortamda çökelmiş olup çeşitli fosiller ; Miliolidane, Clabigerina sp. Miogypsinoides sp. vb. görülür. Formasyor orta miyosen yaşındadır.


A.1.d : Kuaterner



            Araştırma yöremin ovalık alanlar IV zaman arazisi olup oldukça geniş bir alüvyal arazidir. Bu sahalar, erozyon malzemelerinin uygun topoğrafyalarda depolanarak dezeğrasyona uğraması sonucu oluşmuştur. Köşeli, çakıl, kum, mil ile dere yataklarında çökelen kum, kil, mil gibi malzemelerden meydana gelmiştir. Alüvyal tabakaların oluşumu kuzeyden güneye doğru olan alan Ceyhan Irmağına karışan Kozan Çayı ve Deli Çayın çevredeki dağ ve tepelerde taşıdıkları malzemelerin birikmesi ile oluşmuştur. Ova toprakları miosen sınırlarında kırmızı –kahverengi daha güneye doğru ise siyaha yakın bir görünüm alır.

            Çukurova genelinde eğim %2 dolayında, kuzeydeki kozan ve çevresinde ise %3 lere çıkar. Bu nedenle Çukurova’nın kuzeye uzanan bölümünde arazi nispeten güneye oranla daha iri taneli malzemelerden oluşur. Kozan ve çevresinin toprak örtüsü %67 kil, %12 kum,  %10 oranında da silt ihtiva eder. Buralarda kum oranı diğer yerlere göre daha fazladır. Çukurova’nın genelinde alüvyal tabakanın en fazla derinlik kazandığı yer Kozan’ın güneyine, yani araştırma yöreme isabet etmektedir.



A.2. JEOMORFOLOJİK ŞEKİLLER



            III. Zamanın sonlarına doğru ve IV. Zamanın başlarında araştırma saham dağ oluşumu hareketlerine yani yükselme ve alçalmalarına maruz kalmıştır. Bu hareketler sonucunda bugün; çökelen yerler ovayı yükselen yerler ise tepelik alanları oluşturmuştur (Şekil 1.4.)

 


A.2.a. Tepelik Alan



            Kozan’nın hemen kuzeyinde yer alan ve denize doğru dik uzanan bu tepelikler Toros dağlarının güneyine uzanmış, (Anti-Toros) kollarını oluşturmaktadır.Akdeniz’den 70 km kadar iç kesimlerde bulunan bu tepelik alanların eğimi % 25 dolaylarındadır.  Kozan ovası içinde yer alan bu alçak tepeliklerin yükseltisi 150 – 200 m üzerindedir.





Şekil.1.4. Işıklı Köyü ve Çevresinin Jeomorfoloji Haritası



            Yörede yer alan bu tepeler kalkerlidir.  Arazideki sivri doruklar dış kuvvetlerin etkisiyle aşınmıştır.  İnce tepe, karıca tepesi ve çamlı tepede arazi dorukları böyledir (Foto 1.3.).  Yağmur suların kalkerli zemini eritmesi sonucu tepeliklerde ve tepeliklerin (miosen) alanları ova ile birleşen kesimlerinde kırmızı renkli terra- rosa toprakları görülmektedir.  Karınca tepesinin orta kesimleri İnce,  Çamlı ve Lale tepesinin doğu ve batı yamaçları yağmur sularından dolayı çatlaklıdır.  Arazi kalkerli olduğu için yağmur sularını alt katlara geçirmektedir. 

            Tepelik alan içinde mevsimlik dereler yok denecek kadar azdır.  Bu dereler dik yamaçlı derin vadiler açamamışlardır.  Vadileri yayvandır.  Bunun nedeni ise ovaya olan mesafenin yakın olması yeteri kadar su taşımamaları ve arazinin geçirimli olmasıdır.

            Arazinin büyük bir bölümü jura – kratase ve alt triyas yaşlarında olup kalkerli bir arazi olması dolayısıyla karstik şekiller teşekkül etmiştir.  Kalkerin aşırı basınç ve sıcaklık altında kalmasından dolayı oluşan mermer taşları da bulunmaktadır.  Bundan dolayı eskiden işletilen mermer ocakları da vardır (Foto 1.4.).


A.2.b Karstik Şekiller



            Büyük bir kısmı alt – triyas ve jura – kratese kalkerlerinden ibaret olan etüd sahamdaki tepelik alanlarda karstik şekilleri görmek mümkündür.  Oldukça kalın ve kütleli olan tepeliklerde kalkerli arazi bol delikli ve çatlaklı görünüşe sahiptir.

            Yöredeki karstik alanlarda insanların yürümekte zorluk çektiği girinti ve çıkıntılar, çukurluklar ve yükseklikler vardır (Foto 1.5.).  Bu morfolojik şekle lapya adı verilir.  Lapya bütün kış devamlı düşen yağışların açtığı,  küçük çatlakların büyümesi ile oluşur.  20-30cm’lik keskin kalker çatlaklarının diplerinde terra – rossalar birikir.  Bu toprakların kırmızıya çalan renkleri vardır.

            İnceleme alanındaki bu tepelik alanlarda küçük çaplı karstik erime sonucu oluşmuş mağaralara da rastlanmaktadır.  Fakat bu mağaraların içleri göçmeler ve selinti sularıyla doldurulmuştur.  Bol çatlaklı olan kalker tabakaları lapya ve mağara gibi karstik şekillerin oluşması için gayet müsaittir.


A.2.C  Kertik Vadi



            Araştırma sahamda dönemli akarsular tarafından oluşturulan kertik vadileri çok azda olsa görmek mümkündür.  Sahada akarsular derin vadiler oluşturamamıştır.  Bunun sebebi karstik sahanın ovanın içinde yer alması ve az bir alan kaplaması nedeniyle yağmur sularının akışa geçerek bir birlik oluşturması ve arazinin bol çatlaklı ve killi olan kalker tabakaları yağmur suyunu kısa zamanda emmesi ve içine geçirmesidir.  Bu vadiler yörenin klimatolojik özelliklerine bağlı olarak yaz ve sonbahar aylarında kurumakta, kış ve ilk bahar aylarında küçük çapta faaliyete geçmektedirler.  Aktif oldukları dönemde kertik vadileri oluşturmaktadırlar.


A.2.d Ovalık Alan



            Bölgedeki ovalık alan Çukurova’nın kuzeyde son bulduğu kısmını oluşturur. Çukurova yurdumuzun en verimli ovalarından olup D-B yönünde 100 km uzunluğunda K-G yönünde ise 70 km genişliğindedir.[2] Köyün yer aldığı bu ovalık alan akarsuyun denizden yer kazanması sonucu oluşan bir delta ovası değil, akarsuyun, (Kozan ve Deliçay) uygun topoğrafya da eğimin azalmasına bağlı olarak birikme yapması sonucu oluşan alüvyal bir ovadır. Alüvyal ova kuaterner arazisi olup, arazi gayet düzgün görünümlüdür. Kozan ve Deli çayın çevredeki dağ ve tepelerden taşıdıkları kırmızı renkli materyalleri köşeli çakıl,kum, mil, kil vb. erozyon malzemelerinin uygun topoğrafya da istiflenmesi sonucu oluşmuştur.

            Araştırma yaptığım yöre Kozan’ın güneyinde K-G yönünde 5-6 km. uzunlukta, D-B yönünde (Adana ve Kadirli yolları arası) 3-4 Km. genişlikte bir alanı kapsar. Ovanın 10-20 km. kare arasındadır. Bu alüvyal ova taban suyu bakımından zengindir. Yörenin Adana ve Kadirli yolları arasındaki tepelik alanların arasındaki arazi DSİ’nin yaptığı kanallar aracılığı ile baraj suyu ile sulanmaktadır. Köy çevresindeki diğer ova arazileri sondaj kuyuları vasıtasıyla köylüler tarafından pompa ve çakma adı verilen kuyulardan traktörler ile su çıkarılarak sulanır.  Bu kuyular kişilerin özel malıdır.

            Kalker unsurlarının fazla olduğu alüvyal ova geçirimli olması nedeniyle drenaj gibi bir problemi yoktur. Toprakları verimli olup, tuzluluk oranı çok azdır. Köydeki ovalık arazinin eğimi % 3-4 arasındadır. Arazinin hemen her yerinde sulu tarım yapılmaktadır. Ovanın tatlı bir eğiminin olması sulu tarıma olumlu etkide bulunmuştur.


B) İKLİM ÖZELLİKLERİ


B. 1. Giriş



                Akdeniz bölgesinin 1000m’ye kadar yükselen kıyı kuşağında, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklimi görülür.[3] Araştırma yaptığım saha Anti-Toroslar da olup, ortalama yükseltisi 109.85 m’dir. Yörenin ikliminde de Akdeniz bölgesinde etkili olan hava kütleleri ve topoğrafya özellikleri belirleyici olmaktadır.

            Bilindiği gibi Akdeniz ikliminin oluşmasında hava kütleleri ve güneyinde sıcak bir denizin olması ekili olmuştur. Araştırma saham yaz ve kış mevsimlerinde farklı farklı hava kütlelerinin etkisinde kalmaktadır. Basra alçak basıncının etki alanını genişletmesiyle Akdeniz bölgesi genelinde olduğu gibi yörede de havanın nemi düşer ve sıcaklığı artar.

            Araştırma saham kış aylarında Orta Akdeniz’den gelen ılık ve nemli havanın etkisine girer. Orta Akdeniz’e kuzeyden sokulan polar hava ve tropikal havanın karşılaşması ile yani sıcak ve soğuk cephelerin karşılaşması ile yağışlar oluşur. Bu cephesel faaliyetler Orta Akdeniz üzerinden gelir ve güneybatıdan kuzeydoğuya doğru ilerler.[4] Kozan ve çevresindeki yüksek Toros dağları cephelerin ilerlemesine engel teşkil ettiği için cephelerin kavuşmasını kolaylaştırır. Bu nedenle Toroslar’ın güneybatı yamaçları Kozan, Kadirli, Feke, Andırın gibi yerler fazla yağış alır.

            Çukurova’nın ortasında yoğunlaşmada etkili olan dağların biraz gerisinde Adana’da yıllık 646 mm’lik yağışa karşılık, Çukurova’nın sonunda yüksek Anti-Toroslar’ın hemen dibinde 200 m yükseklikteki Kozan’da yıllık ortalama yağış 910 mm’yi bulur. Toroslar’ın daha yüksek yerlerinde bu biraz daha artar. 1300 m’deki Feke’de 1060 mm, Andırın’da 2070 mm’dir. Bu farklılıkta Toros dağlarının uzanışının yanı sıra cephelerin gelişine dik durması da etkili olmuştur.



B.2. İklim Elemanları


B.2.a. Sıcaklık          


Araştırma saham Güney Akdeniz’de olması,  dağlık bölgenin kuytusunda kalması ve soğuk rüzgarlardan korunması, yöredeki sıcaklık üzerinde önemli etkilere neden olmaktadır. Köy ve çevresinde yıl içindeki sıcaklık değişmesi fazla değildir. Buna etki eden faktör bölgenin nemli olmasıdır. Bölge genelinde yaz aylarında sıcaklıklar fazla olmaktadır;  bunun sonucu olarak da yöre halkı Toroslar’ın dağlık bölgelerine daha serin olan yaylalara çıkmaktadır.

            Araştırma sahamda yıllık ortalama sıcaklık 20 °C olup maksimum sıcaklık ortalaması 25.7 °C,  minimum sıcaklık ortalaması 15,4 °C’dir. Don olayları yıl içersinde nadiren meydana gelmektedir. Genelde sıcaklık 0 °C’nin altına pek inmez.

 Temmuz ayı sıcaklık ortalaması gündüzleri 34,9 °C’de seyrederken; geceleri 26,3 °C’ye düşer. Ocak ayı sıcaklık ortalamasına baktığımızda gündüzleri 16,5 °C iken geceleri 8.9°C’ye düşmektedir (Şekil 1.5).




Şekil 1.5.    Kozan İlçesinin Yıllık Sıcaklık Grafiği (1979 – 1999)



 Yörenin nemli olması hem boğucu sıcaklıklara hem de günlük sıcaklık değişmesinin fazla olmamasına neden olmaktadır. Bu nemli ikilim ilkbaharın erken gelmesine, şubat ayından itibaren başlamasına neden olmaktadır. Ağaçların yaprak ve çiçek açması bu dönemden sonra görülmektedir. Köy ve çevresinde sıcaklığın kararlı olası ve kuytu bir yerde bulunması narenciye üretimine imkan vermiştir. Çukurova’nın gerisinde denizden 70 km kadar içeride, dağların kuytusunda kalan ılık kışlı, Kozan ve çevresinde kaliteli portakallar yetişmektedir.[5] Araştırma yaptığım köyde Kozan’ın ve Adana’nın ender portakal yetişen mikroklima köşelerinden biridir.


B. 2 b. Yağış


            Akdeniz bölgesinde olduğu gibi araştırma sahamda da ekim ayından itibaren  cephe yağışları görülmeye başlar. Kasım ve nisan arasındaki aylar yörenin yağışlı geçen aylarıdır. Akdeniz bölgesine yağış bırakan cephesel faaliyetler Orta Akdeniz üzerinden gelir.[6] Yağışlar en yüksek değerine aralık ayında ulaşır; mayıstan sonra giderek azalır. Yaz mevsiminde ise genelde yağış olmaz. Araştırma saham Toroslar’ın eteğinde olması nedeniyle, bölgeye doğru sokulan cepheler dağların güneye bakan yamaçlarına çarparak yükselir. Bunun sonucunda Adana ve Ceyhan gibi kıyı kesimlerine oranla biraz daha yağış alır. Adana ve Ceyhan’da ortalama yağış 610 mm iken Kozan ve çevresinde 910 mm yağış düşmektedir.[7]

            Kozan’da yıllık yağışın yarıya yakını kış mevsimindedir. Yağışın mevsimlere dağılışı %40 kış, %30 ilkbahar, %20 sonbahar, %10 yazdır. Yaz ayının bu değeri %1’lere bile düşmektedir (Şekil.1.6..).




Şekil.1.6.    Kozan İlçesinin Yıllık Yağış Grafiği (1979 – 1999)


Yağışın yıllara ve aylara dağılışında önemli sapmalar meydana gelmektedir. Kozan’da en yüksek yağış 1988 yılında 1175,8 mm olarak kaydedilirken, en düşük yağış 1991 de 290 mm olarak kaydedilmiştir.[8] Aralık bölgeye en fazla yağışın düştüğü ay olup, Temmuz ayında bu durum 0 mm ‘ye kadar düşebilmektedir. Bu yağış yönünden karasın olduğunu, yağışın aylara ve yıllara dağılışında sapmaların olduğunun bir göstergesidir. Bildiğimiz gibi Akdeniz Bölgesi en yüksek yağış sapmasının olduğu bölgedir. Bu durum bölge genelinde etkili olan cephesel faaliyetlerin kararsız olmasından kaynaklanmaktadır. Kozan ve çevresinde açık geçen günlerin sayısı 135 gün iken kapalı günlerin sayısı 28 gündür. Yağışlı geçen günlerin sayısı 81 iken don olayının gerçekleştiği günlerin sayısı 1’dir.


B.2.c.Bağıl Nem ve Bulutluluk

           

            Kozan ve çevresinde eylül ve kasım ayları arasındaki dönemde nisbi nemin yıllık ortalamanın altında olduğu temmuz ve ağustos aylarında ise nisbi nemin yüksek olduğu gözlenir. Bu durum yörede sıcak ve bunaltıcı bir havaya neden olur (Şekil.1.7.). Kozan ve çevresinde yaz mevsiminde nisbi nemin fazla olmasına zemin hazırlayan     nedenler; buranın Akdeniz’in kuzeydoğu ucunda olması, yaz aylarında batıdan esen rüzgarlar ve Akdeniz’i kat eden hava kütleleri,ayrıca Toroslar’ın ve Amanoslar’ın birleştiği bir yer olması ile açıklanabilir.

            Kozan ve çevresinde bulutlanmanın en fazla olduğu dönem kış ve sonbahar dönemleridir.Yaz ayları ise bulutlanmanın en az olduğu dönemdir. Havalar çoğunlukla açık ve parlak geçer. Bu durum Akdeniz iklimine özgü olup, hava sıcaklığının fazla olması ile açıklanabilir. 




AYLAR
O
Ş
M
N
M
H
T
A
E
E
K
A
ORT.BAĞIL
 NEM
75.9
70
72.4
69.8
65.3
68
67.7
68.1
64.2
60
73.2
73.5
ORT.EN
DÜŞÜK NEM
26
9
17
12
7
13
18
10
2
7
21
28


Şekil.1.7.    Kozan İlçesinin Yıllık Bağıl Nem ve Bulutluluk Grafiği (1979 – 1999)




            B.2.d.Basınç ve Rüzgarlar


            Akdeniz bölgesinde genel olarak rüzgarlar Kuzey ve Güney yönlüdür.Basınç ise  yaz aylarında azalır, kış aylarında ise ortalamanın üstünde değer gösterir(Grafik 4). Araştırma sahamda bu özellikleri görmek mümkündür. Kozan ve çevresinde yaz aylarının başlarında güney yönlü rüzgarlar görülür ve kuzeydoğu istikametinde eser. Sonbahar aylarından itibaren yörede kuzey yönlü olarak başlayan rüzgarlar, kış aylarında kuzeydoğu istikametinde eserler. Kozan ve çevresinde üç ay kadar güney sektörlü rüzgarlar, diğer aylarda ise kuzey sektörlü kendini göstermektedir(Grafik 1.4). Kuzey yönlü rüzgarların yıl içinde daha fazla faaliyet göstermesini, hava kütlelerinin hareketinde ve topoğrafya faktöründe arayabiliriz. Hava kütlelerinin hareketi Akdeniz Bölgesi genelinde Akdeniz’in sıcak bir deniz olması yani alçak basınç sahası olması ve buna bağlı olarak kuzeydeki yüksek basınç alanlarından (iç bölgelerden) kıyıya doğru bir hava akımına neden olur.[9]  Kozan ve çevresinin kuzeyindeki Toros dağları kuzey sektörlü rüzgarların artmasını sağlamaktadır. Çoğunlukla kış aylarında gerçekleşen bu şiddetli kuzey sektörlü rüzgarlar Kozan, Kadirli ve Feke’ye bol yağış bırakmasına sebep  olmaktadır.[10]

            Yaz aylarında araştırma saham ve çevresinde güney ve güneybatı sektörlü rüzgarlar kuzeydoğuya doğru eserler. Bu durum yüksek basınç sahası olan Akdeniz’den alçak basınç sahası olan iç kısımlara doğru bir hava akımını göstermektedir. Bu hava akımı ise daha çok serinletici etkide bulunan deniz meltemlerinin varlığının ifadesidir. Yörede havanın sıcak ve nemli olduğu yaz aylarındaki boğucu durum, deniz kıyısından Kozan ve çevresine doğru sokulan nemli serin hava (deniz meltemi) bu sıkıcı ve bunaltıcı durumu azaltır. Meltemlerin estiği zamanlar havanın durgun olduğu anlara nispeten daha yaşanılır günlerdir.

            Kozan ve çevresinin kuzeyindeki Toros dağlarından aşarak iç bölgelerden sıcak olan Akdeniz kıyılarına doğru bir hava akımı vardır. Bu hava akımı Toroslar’ı aşınca ısınır. Yörede kış aylarında etkili olan poyrazlar don olaylarına engel olur. Kozan ve çevresindeki narenciyenin yetişmesine ve meyvelerin kaliteli olmasına etkide bulunur.




Şekil.1.8.  Kozan İlçesinin Rüzgar Gülü Grafiği (1979 – 1999)



C. BİTKİ ÖRTÜSÜ

           
                Türkiye’nin doğal bitki örtüsü tasnifine göre bölge;Akdeniz Flora bölgesine girer.[11]Yani yöremizde Akdeniz bitki coğrafyasına ait karakteristik bitkiler yer alır. Bu nedenle bölgede bütün yıl yeşil kalan bir manzara vardır. Bu yazların sıcaklığı, aynı zamanda kurak geçmesi, gökyüzünün parlaklığı, kış aylarının yumuşaklığı ile açıklanır. Bitkiler bu ortama uyum sağlamış,  kendine özgü şekle bürünmüştür.

            Araştırma yaptığım yörede yazlar aşırı sıcak geçer, sıcaklar uzun bir devre üzerinde en az yedi ay içine yayılır ve kurak bir devredir. Bu yaz döneminde toprak derinlere doğru iğce kurur yöre ve çevresinde kayalar çoğunlukla kalker olduğundan kuruluk biraz daha artar bu durumda bitkiler gelişebilmek, varlığını devam ettirebilmek için bünyelerini buna göre ayarlar, düzen ve şekle girerler. Akdeniz bölgesinde bitkiler kuraklıktan dolayı boylarını kısaltmışlar, köklerini derine uzatmışlar ve yaymışlar, buharlaşma oranını düşürmüşler, yani yapraklarını küçültmüş, sertleştirmiş ve tüylendirmişlerdir.[12]  Etüt yaptığım sahada bitkilerin yaprakları tam yeşil değil, siyaha ve griye yakın olup buna zeytin ağaçlarının yaprakları örnek gösterilebilir.

            Etüt sahasındaki, zeytin, hamup, mersin (murt), zakkum, hayıt, tespih gibi doğal bitkiler kış aylarının yumuşaklığı nedeniyle yapraklarını dökme ihtiyacı duymazlar.Çeşitli soğanlı bitki türleri ise kış aylarında canlı olup, yaz başlarına doğru kururlar. Kekik, lavanta, nergis, papatya, sümbül vb. bitki türleri ilkbahar aylarında en gür olduğu dönemdir. Her tarafta yeşillenir ve çiçek açar, yazın ise hepsi kurur. Sadece çalı (maki) formasyonu bitki türleri kalır. Buna ek olarak su kanalları ve dere kenarlarında nem ihtiyacını karşılayabilen bazı bitkiler ve tarımı yapılan bitkiler yaz aylarında araştırma yöremin yeşilliğini tamamlar. Sulanan arazilerdeki turunçgil bahçeleri yörede yaz kış yeşil kalan alanlar olarak göze çarpar. Araştırma yöremin florasını doğal ve kültürel bitki örtüsü olarak iki başlık altında toplayabiliriz.

        

C.1. Doğal Bitki Örtüsü



            Maki formasyonu etüt sahamın tipik bitki örtüsüdür. Keçi boynuzu(harnup), yabanı zeytin , mersin(murt), tespih ağacı, hayıt, zakkum, yabani incir gibi bitki örtülerinin yörede yerice bulmak mümkündür. Bu tür bitkiler araştırma sahamızda tarımın yapılmadığı tepelik alanlarda yaşama imkanı bulmuştur. Yörede doğal olarak orman denilebilecek ağaç toplulukları yoktur. Bu maki türleri Kozan Dağı çevresinde Lale tepesi, İnce tepe, Çamlı tepe ve Karınca tepesinden görmek mümkündür. Ayrıca bu tepelerde kekik, nergiz, sümbül vb. gibi kokulu bitki türleri de  yayılış gösterir. Yöre; göçebe yörüklerin kışlak amaçları için uygun bir ortam olması ve hayvanlıkla uğraşanların araziyi aşırı otlatmaları nedeiyle bölgede maki türleri azalmakta gelişme gösterememekte ve çılızlaşmaktadır.(Foto 1.6). Yörede göze çarpan doğal yetişmiş çam ağaçlarını Çamlı tepede görmek mümkündür. Tepenin ismi de burdan gelmektedir. Burada doğal yetişmiş çam ağaçları çevrenin eskiden ormanlık olduğunu ve tahrip edildiğini göstermektedir. Bu çam ağalarının yayılamamasının nedeni ise arazinin aşırı otlatılmasıdır.

            Akdeniz bölgesinde kısa boylu Garik vejetasyonu, ormanların tahrip edildiği, kurak, toprak bakımından fakir, taşlık alanlarda, Torosların Akdenize bakan yamaçlarında 500-600m’ye kadar rastlanır.[13]Bu vejetasyon türüne Kozan ve çevresinde de rastlamak mümkündür. Zira araştırma yöremin denizden uzaklığı 70 km kadar olup ortalama yükseltisi 109.85m’dir.

            Etüt sahamı dikine kesen Kozan çayı ve Deli çay boyunca, hayıt, aksöğüt, zakkum, kargı, (kamış), dut, çınar, böğürtlen çalısı, yabani asma ve kavak ağaçlarına rastlanır .  Ayrıca dere kenarlarında ve bazı bazı dereye yakın arazilerde yer yer rastlanan okaliptüs (sıtma) ağaçlarından söz etmek gerekir.

            Bu bitkiler insan eli ile dikilmiştir. Genellikle boyları 10 metre kadardır. Suya aşırı bir ihtiyaç duyar. Bunun için de suyun bol olduğu dere kenarlarında ve su kanalları çevresinde yetiştirilir. Çok çabuk gelişen bir ağaç türüdür.



C. 2. Kültür Bitkileri


                Kayalıklar dahil her türlü arazide yetişme ortamı bulunabilen maki formasyonu geniş topraklı alanlarda yerini kültür bitkilerine bırakır. Yöre ve çevresinde uygun iklimin olması, her çeşit tarımın yapılması, yetiştirilen kültür bitkilerinin de çeşitli olmasını sağlamıştır. Arazinin düz olması ve sulanabilir olması dolayısıyla yörede sulu tarımın her türlüsü yapılmaktadır; fakat tarım ürünleri arasında narenciye grubu (Portakal, Mandalina, Limon) ağırlık noktasını oluşturur. Hem de köylüye büyük kazanç sağlayan bitkilerin başında gelir. Ayrıca zeytin, dut, nar, şeftali, elma, erik ağaları da ticari bir değer tutmayacak şekilde köylülerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yetiştirilir.

            Yörede narenciye bahçeleri Kozan Dağı etekleri çevresinden başlayarak Lale tepesi ve İnce tepe boyunca uzanır. Daha çok bu tepelerin batısında yaygındır. Karınca tepesi ile İnce tepe arasında ve Karınca tepesinin batısı boyunca uzanarak Kabasakal ve Toklular mahallesi çevresine kadar hemen her yerde narenciye bahçeleri görmek mümkündür. Daha aşağı köylere gidildikçe ortadan kalkmaktadır. Köyde narenciye tarımının yapılmadığı arazilerde mısır, buğday, pamuk, soya fasulyesi, karpuz, sebze vb. bitki türleri yetiştirilir. Fakat bu arazilerde zamanla narenciye bahçelerine dönüşecektir.

            Bildiğimiz gibi Akdeniz iklimini en iyi temsil eden zeytin, nar, incir ve turunçgillerdir. Köyde yer alan bu bitki türleri yörenin iklimini açıkça ortaya koymaktadır. Bu yetiştirilen turunçgiller köylülerin en önemli gelir kaynakları arasında olup ticaret amacı ile üretilmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi belli ortamlarda yetişebilen bu turunçgiller her zaman yeşil yapraklı ve soğuğa karşı aşırı duyarlı, sıcaklığın 0 °C’nin altına düştüğü zaman zarar görürler. Akdeniz kıyı bölgesinin her yerinde yetişmez, kutu bölgelerde yetişir. Adana ve çevresindeki açık ve kuzey rüzgarlarının etkili olduğu yerler turunçgillerin gelişmesini engeller. Bu bitkinin yetişmesi için en önemli faktör kış aylarının ılık geçmesidir.

Yaz aylarındaki sıcaklık ise fazlasıyla yeterlidir. Kış aylarında soğukların etkili olmadığı yerlerde portakal daha iyi ve kaliteli olur. Eğer soğuk çarparsa hem portakal ağaçları zarar görür, hem de ağacın üzerindeki meyve suyunu çekerek kaliteden zarar görür, kilo ve verimde düşer. Köyde intansif  bir şekilde narenciye tarımı yetiştirilmektedir.


D. TOPRAK ÖZELLİKLERİ

                      

Toprak çeşitli kayaların fiziksel ve kimyasal yönden çözülmesi ve ayrışması sonucu meydana gelir.Toprağın oluşumunda iklim,bitki örtüsü,ana materyal , topoğrafya ve zaman faktörleri etkilidir.[14] Araştırma yöremde iki tip toprak göze çarpar. Bunlardan alüvyal toprak ovalık alanda, diğeri arazideki tepelik alanlarda yani karstik (Kretase) kalkerlerin yaygın olduğu alan ve ova ile birleşen kesimlerinde görülür. (Şekil:1.9)



D.1. Alüvyal Toprak



Bu toprak çeşidi daha çok nehirlerin biriktirme yaptığı alanlarda bilhassa birikinti koni ve yelpazeleri üzerinde, suların durulduğu taşkın alanlarda ve eski akarsu yataklarında, dağlar ile ova arasındaki piedmont(dağ eteği) alanlarında yer alır.Bu toprağın fiziksel ve kimyasal özelliği de, ana materyalin özelliğinin yanı sıra taşıma ve biriktirme esnasında meydana gelen değişmeler etkili olmaktadır.Bu demek oluyor ki ana materyal kireçli ise alüvyal de kireçli, ana materyal kumlu ise alüvyal de kumlu, ana





Şekil.1.9.  Işıklı Köyü ve Çevresinin Toprak Haritası.


materyal killi ise alüvyal de killi, ana materyal koyu renkli ise alüvyal de koyu renkli, ana materyal açık renkli ise alüvyal de açık renkli olmaktadır. Bu nedenle araştırma yaptığımız alan kireç taşlarının yaygın bir alan olması nedeniyle alüvyal topraklar kırmızı renklidir.Bölgedeki tepelik alanlar, kalkerli arazidir.Etüt sahasındaki alüvyal topraklar yatay yönden tepelik alanlara doğru yaklaştıkça renk değişmekte, daha kırmızı renkte olmaktadır.Araştırma yöremdeki yer olan bu alüvyal arazi erozyon malzemelerinin uygun topoğrafyalarda depolanarak, köşeli, çakıl, kum, mil ile dere yataklarında çökelen kum,kil ve mil gibi malzemelerden meydana gelmiştir. Ovanın çökelmesi pleistosenden önce olup ova kuaterner teşekkülleriyle örtülmüştür.[15]


D.2.Kırmızı Renkli Akdeniz (Terra-Rosa) Toprağı


Araştırma sahamın karstik kretase alanlarında yayılış gösteren bu topraklar, yarı kurak iklim şartlarının etkisiyle oluşmuştur. Topraktaki kırmızımsı ve kızılımsı renk kurak ve sıcak iklim şartları altında, sıcaklığın fazla olmasından ileri gelmekte olup, Terra – Rossaların meydana meydana gelebilmesi için hem kalker kayalarının varlığına, hem de Akdeniz iklim şartlarının olmasına ihtiyaç vardır. Kireç taşlarının çatlaklı olması hava sirkülasyonunun mükemmel şekilde sağlanması nedeni ile ana materyal üzerinde kırmızı topraklar oluşur. Bileşimlerinde fazla miktarda demir bileşikleri bulunduran humusların azlığı toprağa açık kırmızımsı veya kızılımsı renge sahip olmasını sağlamıştır.

Kireçtaşı karbondioksitli suların etkisiyle kimyasal yönden eriyebilen bir kayadır. Bu nedenle erime, ayrışma olayı suyun tutulmadığı eğimli yüzeylerde değil, suyun tutulduğu tabaka yüzeylerinde ve ince çatlaklarda oluşmuştur. Dolayısıyla bu yüzeylerde suyun tutulması ile ayrışma olmakta ve ayrışmanın doğal sonucu olarak topraklar oluşmaktadır.

Kırmızı renkli Akdeniz toprakları, Akdeniz iklim şartlarının hüküm sürdüğü sahalarda yıllık ortalama sıcaklığın 14 °C’nin üzerinde, yağışın 500mm den fazla olduğu ve kızıl çamların tahrip edildiği alanlardaki maki (çalı) vejetasyonunun hakim olduğu alanlarda gelişme göstermişlerdir. Organik madde ayrışmasının yeterli olmaması topraklar üzerinde organik horizonun gelişmemesine neden olmuştur.



E. HİDROĞRAFLA ÖZELLİKLERİ



E.1. Yeryüzü Suları



Araştırma sahamda sürekli sulardan çay karakterli iki önemli akarsuya rastlanır. Bunlardan Deli Çay, Karınca Tepesi’nin hemen batısından, Kozan Çayı ise köy arazisinin tam ortasından geçmektedir. Deli Çay yörenin en kuvvetli akarsuyudur. Bu iki akarsu kaynağını Toros Dağları’ndan alır. İlkbahar ve özellikle de kış aylarında bol su taşırlar. Bu durum en önemli sebebi akarsuların kar suları ile değil daha çok yağmur suları ile beslenmesidir. En az su taşıdıkları dönem ise Akdeniz iklim özelliğinin gereği olarak yaz mevsimi olmaktadır. Kozan Çayı köy sınırları içinde Deli Çay’a karışarak, güneye doğru akış gösterir ve Ceyhan Nehri’ne karışarak Akdeniz’e dökülür. Yaz aylarında akar sular hem kuraklıktan hem de tarımda kullanıldıklarından akımları çok azalır. Kozan Çayı üzerindeki göletten D.S.İ.’nin kontrolünde su bırakılmakta ve düzenli bir şekilde arazilerin sulanması amaçlanmaktadır. Köyde sulama işlemi suya ihtiyacı olan tarla sahipleri motopopları aracılığı ve toprak arklarla (kanal) suyu saptırarak tarlalarının sularlar. Ayrıca barajdan D.S.İ’nin kanaletleri aracılığıyla da tarla sahiplerinin arazilerini sulaması amacılığıyla kontrollü bir şekilde su verilmektedir.


E.2. Yeraltı Suları


Kozan ve çevresinin önemli su kaynaklarından biri de yeraltı sularıdır. Araştırma yörem Çukurova’nın en kuzeydeki bölümünü oluşturduğu için taban suyu seviyesi güneye nazaran daha derindedir. Çukurova’nın güney bölümlerinde taban suyundan az bir masraf ve emekle kolayca yararlanılmaktadır. Bu etüt saham için bu kadar kolay değildir. Suya ulaşmak için daha derin moto-pomplara ve kuyulara gerek vardır. Yine de yapılan sondaj çalışmaları çoğunlukla olumlu sonuç vermektedir. Yeraltı suyunun yüzeye yakınlığı 5-15 m arasında değişmekte, bu kuyuların (moto-pompların) derinlikleri ise 50-90 metre arasındadır. Köydeki tarım arazilerinin önemli bir bölümünde bu yolla sulama suyu sağlanmaktadır. Bu kuyular köylüler tarafından tarlalarının başında kurulmuştur. Bu sular sayesinde kültür tarımı yoğun bir şekilde yapılmaktadır.



2. BÖLÜM


BEŞERİ ÇEVRE ÖZELLİKLERİ



Beşeri ve ekonomik coğrafyada tarımsal faaliyetler, ulaşım, sanayii, yerleşme ve kentleşme gibi antropojen süreçler ile çevre üzerinde yapılmış ve yapılmakta olan değişiklikler ve diğer kültürel süreçler incelenmektedir.[16]

Araştırma yöremi yukarıdaki tanım çerçevesinde, beşeri ve ekonomik özellikleri yönünden inceledim.



2.A. NÜFUS


2.A.1. Nüfusa Genel Bakış


Araştırma saham olan Işıklı Köyü’nün nüfusuna genel olarak bakacak olursak 1997 nüfus sayımına göre nüfus sayısı 737 kişidir. Nalbant Sağlık Ocağı’nın 1999 yılı nüfus verilerine göre 15-64 yaş erkek nüfusu 325, Erkeklerin 190 evli, bekar olanların sayısı 168’dir. 15-64 yaş kadın nüfusu sayısı ise 280’dir. Bekar olan kadın nüfus sayısı 126 kişidir.

Köye Kozan’ın dağlık köylerinden çalışmak amacıyla gelen insanlar geçici bir nüfus hareketine neden olmaktadır. Nüfusun büyük bir kısmı tarımla uğraşır. Özellikle narenciye, mısır, buğday, pamuk ziraatı yapılmaktadır.

Köy halkının hemen hemen hepsi kendi evlerinde (mülk) oturmaktadır. Çok az bir kısmı narenciye bahçelerinin hemen yanındaki meskenlerde bekçilik yapmak suretiyle oturmaktadırlar. Araştırma sahamda çok çeşitli mesken tipine rastlanmaktadır. Işıklı Köyü’nün nüfusunun eğitim düzeyi yeteri kadar yüksek değildir.


2.A.2. Nüfusun Gelişimi


Işıklı Köyü yerleşik bir nüfusa sahiptir. Köyün kuruluşunda en eski yerleşmeler, Karınca mahallesinde bulunan değirmenin çevresinde ve Hakkı Hoca, Çolak Hoca ve Solak Hasan Çiftliği’nin etrafında görülmektedir. Zamanla yörüklerin yavaş yavaş yerleşik hayata geçmeleriyle köy nüfusunda artışlar gözlenmiştir. Nüfusun artmasının en önemli nedeni tarımın yaygınlaşması ve bahçe tarımın yapılmasıdır. (Tablo 2.1.)


Tablo2.1.  Işıklı Köyü’nde yıllara göre nüfus.

YILLAR
1935
1945
1955
1965
1975
1985
1997
NÜFUS
305
385
550
579
680
853
737

Kaynak: D.İ.E. bültenlerinden derlenmiştir.


2.A.3. Nüfus Artışı


Işıklı Köyü Kozan’ın orta dereceli nüfuslu köylerinden biridir. Araştırmamla ilgili çalışmamda periyodik olarak yapılan nüfus sayımlarından faydalanacağım. Ülkemizin ilk nüfus sayımı 1927 yılında cumhuriyet döneminde yapılmıştır.İkinci nüfus sayımı ise 1935 yılında yapılabilmiştir. Bu nüfus sayımları genelde beş yıl arayla yapılmaktadır. Ülkemizde 1935’ten 1990 yılına kadar beş yıl arayla yapılmış olan nüfus sayımı, 1990’dan sonra on yıl arayla yapılacaktır. Fakat ortaya çıkan bir ihtiyaçtan dolayı 1997 yılında seçmen sayısını belirlemek amacıyla nüfus sayımı yapılmıştır.

Işıklı köyü ve çevresinde yaşayan nüfusun sayım dönemlerindeki toplam miktarları incelendiğinde bazı depolanmalara rağmen, genel olarak arttığı gözlenmektedir. 1935-1997 sayım yılları arasında Işıklı Köyü’nün nüfusu 305’den 737’ye çıkmıştır. Çalışma sahamın 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımındaki nüfus miktarı tespit edilememiştir. Bundan dolayı çalışmamda 1935 yılıyla 1997 yılları arasında tespit edilen nüfus verilerini kullanacağım. (Tablo.2.2.)


Tablo2.2. Işıklı Köyü’nün yıllara göre nüfus sayımı.

YILLAR
NÜFUS
ARTAN N.
Sayım Değ. Göre Artış %
Yıllık artış %
1935
305
-
-
-
1940
329
24
7,80
1,50
1945
385
56
17,00
3,40
1950
485
100
25,90
5,20
1955
550
65
13,40
2,60
1960
539
-11
-2,00
-0,40
1965
579
40
7,40
1,40
1970
630
51
8,80
1,70
1975
680
50
7,90
1,50
1980
744
64
9,40
1,90
1985
853
109
14,60
2,90
1990
845
-8
-0,90
-0,10
1997
737
-108
-12,70
-2,50

Kaynak: D.İ.E. bültenlerinden derlenmiştir.


Araştırma sahamın nüfus miktarlarının yıllara göre dağılışına baktığımızda genel olarak artış gözlenmektedir.Fakat son birkaç sayım için bunu söylemek mümkün değildir. Işıklı’nın 1935-1985 yılları arasındaki sayım devrelerinde nüfusu artış gösterirken, 1997 yılı sayımlarında 737 kişiye düşmüştür. Fakat 1999 yılı Nalbant Sağlık Ocağı verilerinden aldığım değere göre köyün nüfusu 891 kişiden ibarettir.Işıklı’nın 1935-1985 yılları arasındaki nüfus artış hızı % 2.9 olarak tespit edilmiştir.Türkiye’nin on üç sayım devresi için yıllık nüfus artış hızı yaklaşık olarak % 2.5’tir.[17] Bu araştırma sahasının nüfus artış hızının Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu göstermektedir. Fakat bazı sayım dönemlerinde nüfus artış hızının Türkiye ortalamasının altına düştüğü de görülmektedir. Mesela; 1985-1997 sayım döneminde –2.5 oranında azalma görülmüştür.Bunun sebebi nüfusun çeşitli sebeplerden dolayı ilçe ve il merkezlerine göçlerinden kaynaklanmaktadır.

Araştırma sahamda nüfus artışındaki dalgalanmalara bakacak olursak, nüfus artışının 1955-1960 , 1985-1990 , 1990-1997 sayım devrelerinde eksi değerlerine düştüğünü görmekteyiz.Bu dönemler dışındaki sayım devrelerinde ise nüfus miktarının arttığı gözlenir.Nüfus artış hızının en düşük seviyede olduğu devre 1990-1997 ‘dir. Işıklı Köyünün nüfusunun 108 kişi (%2.5) azaldığı görülmektedir. 1945-1950 devresinde 100 kişi (%25.9) ile ulaşmıştır. Işıklı Köyü 1940-1950 yıllarında nüfusun hızla artmasının ana sebebi , bu yıllarda yöreye gelen göçebe yörüklerin bölgeye yerleşmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer yandan 1985-1990 yılları arasındaki nüfus artışındaki azalmanın sebepleri ise Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı aile planlaması çalışmalarının etkisinin yanı sıra, iş imkanlarının fazla olduğu, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi konularda çalışma sahasından üstün niteliklere sahip olan büyük şehirlere yapılan göçlerdir.


2.A.4 Nüfus Hareketleri


2.A.4.a.Doğumlar ve Ölümler


Her nüfus kitlesinin başlıca değişkenlerinden biriside doğumlar ve ölümlerdir. Bir yörede yıllık doğum ve ölüm arasındaki fark, o yörenin yıllık nüfus artış hızını veya nüfustaki gelişme hareketini verir.[18] Köydeki ekonomik yapı, sosyal durum ve sağlık koşulları nüfusun sayısı hakkında değişmelere neden olmaktadır.Köyün bağlı olduğu Nalbant Sağlık Ocağı’nın çalışmalarına bağlı olarak köydeki doğan bebeklerin aşılanması sonucu, bulaşıcı hastalıklardan kaynaklanan ölme oranında bir azalma gözlemiştir. (Tablo 2.3.)



Tablo 2.3.: Işıklı Köyünde Yıllara Göre Doğum ve Ölüm Durumu.


YILLAR
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
TOPLAM
DOĞUM SAYISI
12
8
11
17
9
15
13
85
ÖLÜM SAYISI
4
-
1
5
3
8
5
26


Kaynak: Nalbant Sağlık Ocağı verilerinden hazırlanmıştır



            Araştırma yöremde 1993 ile 1999 yılları arasındaki yıllık doğum ve ölüm miktarlarına ulaşabildim.Buna göre yedi yıllık bir dönemde toplam 85 doğum, 26 ölüm olayı meydana gelmiştir.En yüksek doğum miktarı, 17 doğumla 1996 yılıdır. En yüksek ölüm de 8 kişi ile 1998 yılına aittir.

2.A.4.b.Göçler

            Göç hareketleri nüfusun dağılışında demoğrafik yapıyı değiştiren oldukça önemli bir coğrafi olgu olup, nüfusun sosyo-ekonomik özelliklerini yansıtan temel etkenlerden biridir. Bu nedenle göçlerin neden ve sonuçları yöredeki durumu ifade etme bakımından önem taşımaktadır.

            Araştırma saham olan Işıklı Köyü’nde çok önemli büyük göç hareketlerine rastlanmaktadır.Yöre hem göç almakta hem de göç vermektedir.Göç almasının başlıca sebepleri arasında köyün ova kesiminde yer alması ve tarımsal bakımdan verimli arazilerin olması gösterilebilir.Tarımda sulamanın yapılması ve makineleşme gibi tarımsal teknolojilerin kullanımı sonucu verim ve ürün artışı köydeki nüfusun tutulmasına ve göç almasına neden olmaktadır.

 Yaz dönemlerinde hasadın gerçekleştiği zamanlarda Feke, Saimbeyli, Tufanbeyli, Doğu ve Güneydoğudan mevsimlik göçler dediğimiz göç hareketlerine rastlanmaktadır. Son zamanlardaki pamuk üretimindeki azalma sebebiyle buna bağlı olarak mevsimlik göçler asgari düzeye inmiştir.

 Köyden dışarıya gerçekleşen göçler daha çok kentsel merkez durumundaki Adana ve Kozan’a, azda olsa başka il ve ilçelere olmaktadır. Bu göçler daha çok eğitim ve hizmet sektöründe iş bulmalarından, çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlamak için eğitim ve sosyal hizmetlerden daha fazla yararlanmak için yapılmaktadır.


2.A.5.Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Özellikleri

2.A.5.a.Cinsiyet ve Yaş Yapısı


            Nüfusun yaş guruplarına göre dağılımı ve cinsiyet oranlarını etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır.Bu nedenle cinsiyet ve yaş yapısı ile ilgili özelliklerin bilinmesi, bazı sosyal ve ekonomik amaçlı sorunların belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır. Araştırma sahasına nüfusun cinsiyet yönünden baktığımızda erkek nüfus, kadın nüfusa oranla fazla olduğu görülmektedir.(Tablo 2.4.)(Şekil 2.1)

          

           Tablo 2.4.: Işıklı Köyünde Toplam Nüfusun Yıllara Göre Cinsiyet Durumu

Sayım Yılı
1955(1)
1960(2)
1965(3)
1970(4)
1975(5)
1980(6)
1985(7)
1990(8)
1997(9)
Erkek Nüfus
290
288
317
315
362
395
442
438
389
Kadın Nüfus
260
251
262
315
318
345
411
407
348
Toplam Nüfus
550
539
579
630
680
744
853
845
737


Kaynak:  D.İ.E.Verilerinden Hazırlanmıştır

Şekil 2.1:  Işıklı Köyündeki Toplam Nüfusun Yıllara Göre Cinsiyet Durumu


            Belli bir yerdeki nüfusun miktarı yanında, onun çeşitli yaş guruplarına göre dağılımı da önemlidir. Çeşitli yaş guruplarındaki nüfus miktarlarının belirlenmesi özellikle “ faal ve bağımlı nüfus” oranlarının ortaya konulmasında büyük önem taşımaktadır. Bu konuda farklı farklı ayrımlar yapılmış olmakla beraber genellikle “ 0-14, 15-64 , 65+” şeklindeki geniş aralıklı gruplandırma tercih edilmektedir. Bu gruplandırma 15-64 yaş dilimleri arasındaki nüfus “faal veya çalışabilir nüfus”, diğer iki yaş dilimi (0-14, 65+) arasındaki nüfusta “çalışmayan yahut bağımlı nüfus” olarak kabul edilmektedir. Faal nüfus miktarları , işgücü kapasitesi, gıda ve çeşitli hizmetlere olan ihtiyaç, aile tipleri, ölüm ve doğum oranları ile göçler bakımından önemlidir. [19]

            Sahadaki nüfusun çeşitli yaş guruplarına göre sergilediği durumu ortaya koyabilmek amacıyla Nalbant Sağlık Ocağı istatistiklerinden yararlanılmıştır. Burada öncelikle dar aralıklı gruplandırma yapılacaktır.(Tablo 2.5)




Tablo : 2.5. Işıklı Köyündeki Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılışı




YAŞ GRUBU
ERKEK NÜFUS
KADIN NÜFUS
TOPLAM NÜFUS
0-4
43
36
79
5-9
43
44
87
10-14
40
49
89
15-19
48
48
96
20-24
46
50
96
25-29
49
47
96
30-34
37
23
60
35-39
37
33
70
40-44
25
19
44
45-49
22
21
43
50-54
19
13
32
55-59
12
11
23
60-64
11
15
26
64+
27
23
50
TOPLAM
459
432
891


Kaynak: Nalbant Sağlık Ocağı Verilerinden Hazırlanmıştır. (1999)


            Tabloda görüldüğü gibi sahanın yaş gruplarına göre dağılışına baktığımızda kadın ve erkek nüfusunun nispeten dengeli olup, genç bir nüfusa sahiptir. Bu durum köyün dinamik bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Yaşlı nüfus oranı (65+)  diğer yaş gruplarına oranla düşüktür. Buda yöredeki ortalama insan ömrünün az olduğunu göstermektedir. (Şekil 2.2)




Şekil: 2.2. Işıklı Köyünün Nüfus Pramidi (1999)


            Aktif nüfusun belirlenmesi bakımından araştırma sahamdaki nüfusun 0-14, 15-64 ve 65+ şeklinde geniş aralıklı olarak gruplandırılması uygun olacaktır.( Tablo: 2.6.)


Tablo: 2.6. Işıklı Köyündeki Nüfusun Geniş Aralıklı Gruplandırılması.



YAŞ GRUBU
ERKEK NÜFUS
KADIN NÜFUS
TOPLAM NÜFUS
0-4
126
129
255
15-64
325
280
605
65+
27
23
50
TOPLAM
459
432
891


Kaynak: Nalbant Sağlık Ocağı Verilerinden Hazırlanmıştır. (1999)



            Bu tablo, yörenin nüfusunun fazla yüksek olmayan bir bağımlılık oranına sahip olduğunu göstermektedir.Bağımlı nüfus oranı ise %34,9 değerindedir.Aktif nüfus bağımlıya oranla daha fazla olup yaklaşık iki katı kadarıdır.



2.A.5.b . Nüfusun Eğitim ve Kültür Özellikleri


            Nüfusun eğitim durumunu, toplumun kalkınma hızını belirleyici bir özellik olarak düşünülmesi gereken bir konudur .Kalkınma unsurları ancak iyi eğitilmiş bir nüfus kitlesi sayesinde ortaya çıkarılabilir.


            Araştırma saham olan Işıklı Köyü nüfusunun okur-yazar  durumu ve düzeyi hakkında şu bilgilere sahibiz.(Tablo 2.7.)


Tablo: 2.7. Işıklı Köyündeki Nüfusun Eğitim durumu



Cinsiyet
Ok.Yaz. Bilm.
Ok.Yaz. Bil.
İlkokul  M.
Ortaokul M.
Lise M.
Üniv. M.
Toplam
ERKEK
94
50
24
30
40
4
459
KADIN
126
59
195
25
24
3
432
TOPLAM
220
109
436
55
64
7
891


Kaynak: Nalbant Sağlık Ocağı Verilerinden (1999)


            Tabloya baktığımızda köyün büyük çoğunluğu okuma-yazma bilmektedir. Fakat büyük bir çoğunluğu eğitim seviyesi (ilkokul ve okuma yazma bilenler) düşük olanlar oluşturmaktadır. Köyde okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 220 olup, okur-yazar sayısı ise 671’dir.

            Köydeki okul durumuna baktığımızda, Karınca mahallesi, Toklular mahallesi, Kabasakal mahallesinde olmak üzere üç ilkokul bulunmakta olup, sekiz yıllık eğtim programı çevresinde taşımalı eğitime geçilmiştir. Tokluluar ve Kabasakal’daki öğrenciler Pekmezci Köyündeki ilköğretim okuluna taşınmaktadır. Karınca mahallesindeki öğrenciler Kozan’daki 100. Yıl İlköğretim okuluna taşınmaktadır.Aydınlılar mahallesinin öğrencileri de Kaleardı mahallesindeki Celil Uludağ ilkokulunda öğrenimlerine devam etmektedir.


2.A.5.c. Aile Büyüklükleri


            Nüfusun sosyal ve ekonomik nitelikleri ile ilgili kriterlerden birini de aile büyüklükleri oluşturur. Sağlık ocağı kayıtlarına göre 1999 yılında 891 kişi nüfus yaşamakta ve hane sayısı da 147’ dir.

            Köyün eğitim ve kültür düzeyinin çok yüksek olmasından dolayı anne, baba büyükanne, büyükbaba, ve çocukların bir arada yaşadığı ataerkil bir aile yapısı vardır.


2.A.5.d.Nüfusun Dağılışı ve Yoğunlukları


            Köyün nüfusuna dağılış ve yoğunluk yönünden baktığımızda genel olarak dağınık yerleşme söz konusudur. Bazı yerlerde nüfusun daha yoğun olduğu gözlenmektedir. Bununda ana sebebi köyün jeomorfolojik yapısı ve sosyo-ekonomik durumudur.

            Köy mahalleri yönünden birbirinden uzak, yerleşmeler dağınıktır. Bunda köyün ovada olması ve bahçe tarımının yapılması etkilidir.


Tablo 2.8: Işıklı Köyü Nüfusunun Mahallere Dağılışı ve yoğunlukları



Mahalleler
Nüfus
Hane
Kabasakal
256
44
Karınca
249
34
Aydınlılar
248
32
Çolaklar
76
22
Toklular
62
15
Toplam
891
147

Kaynak: Yapılan Anket Sonuçları 1999

            Köyün Karınca ve Aydınlılar mahallesi diğer mahallere oranla dağılış yönünden nüfus daha toplu bir yapıya sahiptir.Bunda etkili olan faktör ise mahallelerin dağ eteğinde kurulması ve hem ziraatin hem de hayvancılığın bir arada yapılmasıdır.Kabasakal,Toklular ve Çolaklar mahallesi ise nüfus dağılış yönünden dağınıktır.Buna etki eden faktör ise mahallenin ovada kurulması ve bahçe tarımının yapılmasıdır.

            Yüzölçümü 14.9 km2 kadar olan araştırma sahasında 1990 yılında 845 kişi yaşamaktadır. Bu yılda araştırma sahasının matematiksel (aritmetik) nüfus yoğunluğu değerinin km2’ye 56.7 kişi kadar olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu değer Türkiye ortalamasının altında olup, 1990 yılı ülkemiz genelinde km2 ye 73 kişi düşmektedir. Aynı değerler 1950 yılında araştırma sahası için 32.5 kişi, Türkiye geneli için 27 kişi olduğu tespit edilmiştir.

            Köydeki tarım alanlarının yüzölçümü 12.1 km2 dir. 1990 nüfus sayımı 845 kişidir. Buna göre köyün fizyolojik nüfus yoğunluğu 69.8 kişi/km2 olarak ortaya çıkmaktadır. Bu değer aynı yıl ülkemizdeki nüfus yoğunluğundan (197 kişi/km2)[20] oldukça düşüktür. Köy nüfusunun 1990 sayımlarında 184 kişisi geçimini tarım dışı faaliyetlerden sağlamaktadır.Fizyolojik nüfus yoğunluğunun hesaplanmasında bu durum göz önünde bulundurulmadığından, tarımla uğraşan kişilerin yoğunluğunu tam olarak yansıtmamaktadır. Bundan dolayı tarımsal nüfus yoğunluğunun da hesap edilmesi gerekmektedir. Yaklaşık 12.1 km2 kadar tarım arazisi bulunan köyde 1990 sayımlarında 552 kişi tarımsal nüfus yaşadığından tarımsal nüfus yoğunluk değeri 46 kişi/km2 dir. Oysa 1990 yılında ülkemizde aynı değer 88.7 kişi/km2 kadardı. Bu da tarımsal nüfus yoğunluğu yönünde Türkiye ortalamasının altında olduğunu göstermektedir.Bu değerin düşük olmasının sebebi ise köyde tarımsal arazinin geniş yer tutmasıdır.


2. B. YERLEŞME



2. B. 1. BÖLGENİN TARİHİ DÖNEMLERİ


“Işıklı Köyü” Kozan’ın hemen güneyinde, 3-5 km uzağında yer alır. Köy ve çevresindeki ilk yerleşmeler; Kozan Çayı üzerindeki değirmenlerin etraflarında ve Hakkı  Hoca, Çolak Hoca ve Solak Hasan Çiftliğinin etrafında görülmektedir. Şimdiki Kaleardı (Hakkı Hoca), Çolaklar (Çolak Hoca), Kabasakal (Solak Hasan) mahalleleri bu çiftliklerin etrafında gelişme göstermiştir. 1940’lı yıllarda yörüklerin kışlak amacı ile gelmeleri arazi satın alıp yavaş yavaş yerleşik hayata geçmeleri ile köy nüfusu artmıştır.Tarımın gelişmesi, bahçe tarımının yaygınlaşması ile yerleşmede ve konutlarda artışlar olmuştur.

Bölgenin tarihi dönemlerini incelersek, Kozan ve çevresi antik çağlardan bu yana yerleşmelere sahne olmuştur. İ. Ö. 2000 yılında Kozan’da, Hitit egemenliğine bağlı, “Anavarza” adlı bir idarenin olduğu bilinmektedir. Tarihi kaynaklarda Kozan “Sis”  adı altında geçmektedir. Sis ve çevresi M. Ö. XV. asırdan evvel (Hitit Federasyonu) Asurluların egemenliğindeydi. M.Ö. VI. asırda  Medler’in ve Persler’in, M.Ö. 333’te ise Büyük İskender’in eline geçmiş, onun ölümünden sonra  Selefkiler’in idaresinde bulunmuştur. Bu hanedan ile Mısır Batlamyus Hanedanı arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. M.Ö. 66-64 yıllarında Pompeus tarafından Roma İmparatorluğuna ilhak edildikten sonra M. S. 17’de Romalılara  geçti. Bu dönemde keten dokumacılığında ileri olan kent, ticari bir merkezdi. Kozan ve çevresi 395 tarihinde Bizans İmparatorluğuna bırakılmıştır. Yedinci yüzyılda Emeviler’in eline geçmiştir. Çukurova ve çevresine ilk islam akınları 638’de başlamasına rağmen asıl fetih hareketlerine Emeviler devrinde girişilmiştir. Emevi Halifesi Abdülmelik zamanında Çukurova bölgesinin fethi ile Sis’inde islam idaresine girdiği tahmin edilmektedir. İlk Türk iskanı ise Abbasiler devrinde olmuştur.

Sis ve çevresi X. asırda Rumlar’ın, XI. asırda Selçukluların daha sonra da Haçlıların eline geçti. XVI. yy.‘da Kozan Memlüklülerce alınıp,Halep valiliğinin egemenliğine girmiştir. 1517’de Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır. 17.yy’da Kozan beyliği imparatorluğua baş kaldırmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir. Kozan ilçesinin adı da buradan gelmektedir.1867’de Kozanoğulları’ndan alınarak Adana vilayetine bağlı bir sancak haline getirilmiştir. Ayrıca bölge Fransız işgallerine sahne olmuştur. Yöre halkı büyük bir direniş göstermiştir.cumhuriyetin ilk yıllarında 1923’te il merkezi olan Kozan, 1926’da yeniden Adana’ya bağlı ilçe merkezi haline getirilmiştir. Adana’nın en büyük ilçelerinden biridir. Işıklı Köyü’de Kozan’ın 72 köyden biridir.


2-B.2. KÖY YERLEŞMESİ



Bilindiği gibi Türkiye’nin en küçük idari birimi köydür. Köyler muhtarlar tarafından yönetilmektedir. Işıklı Köyü Kozan’ın 72 köyünden biri olup köydeki yerleşme kırsal karakterlidir. Coğrafi esaslar göze alındığında gerek nüfus gerekse fonksiyonel ve fizyonomik özellikleri yönünden daha çok devamlı yerleşme tiplerinden köy yerleşmesi sınıfına girdirebiliriz. Işıklı Köyü; Kabasakal, Karınca, Aydınlılar, Toplular, Çolaklar mahallerinden oluşmaktadır. Bu mahalleler kuruluşu yönünden topoğrafya özellikleri dikkate alındığında düzlüklerde kurulmuştur. Bu nedenle düzlüklerde kurulmuş köy grubuna girmektedir. Bilindiği gibi düzlüklerde kurulmuş köylerin ekonomisi tarıma dayalıdır. Tarımsal ve ekonomik fonksiyonuna göre Işıklı Köyü’nün geçim kaynağı daha çok ekip biçmeye dayalı olup az da olsa hayvancılık ve sebzecilik yapılmaktadır.

Beş mahalleden oluşmuş köyde mahalledeki yerleşme üniteleri birbirinden belli oranda uzaklıkta yapılmıştır. Köydeki ev ve eklentilerin birbirine yakın değildir. Bu yerleşme tipinde meskenler birbirinden uzaktır ve araziye serpilmiştir. Bu nedenlerden dolayı Işıklı Köyü’nün dağınık dokulu köy sınıfına dahil edebiliriz.

Işıklı Köyü’nün fizyolojik görünümünde insan eseri bir plan söz konusu değildir. Köydeki Kabasakal, Aydınlılar, Karınca, Çolaklar ve Toklular mahalleri birbirinden 1-2 km uzakta dağınık bir şekilde kurulmuştur. Bu durumda doğal ve beşeri faktörler etkili olmuştur. Köyde nüfusun en fazla olan Kabasakal Mahallesi merkez mahalle seçilmiş olup muhtarlıkta bu mahallede bulunmaktadır. Diğer yerleşim yerleri merkez mahallenin uzağında kurulmuştur. Bu özelliklerinden dolayı Işıklı Köyü’nü mahalle tipli köy gurubuna  dahil edebiliriz.





2-B.3. KÖY KONUTLARI


Köy yerleşme şekillerinin oluşmasında rol oynayan çoğrafi faktörler, konutların üzerinde de etkili olmuş ve onların çevre şartlarını yansıtan bazı özellikler kazanmalarına yol açmışlardır.  Kır konutları zaten genel olarak çevrenin etkilerini yansıtan yapılar olarak bilinir.[21]Bununla birlikte konutların şekil ve özellikleri, insanların faaliyetlerine kültürüne sosyo-ekonomik şartları ile istek ve ihtiyaçlarına göre de değişebilmektedir.  Bu nedenle konutlar her şeyden önce, doğal çevre şartları ile insan ve faaliyetlerinin bir eseri olarak kabul edilmektedir.[22]Gerçekten de köydeki köydeki konutların incelenmesiyle yöredeki doğal ve beşeri şartlar hakkında fikir sahibi olunabilmektedir.[23]

Doğal çevre şartlarının konutlar üzerindeki etkileri iki grupta toplanabilir.  Bunlardan ilki, çoğrafi ortamın sağlayabildiği, doğal yapı gereçlerinin konutların inşasında kullanılması diğeri de konutların inşaa şekli ve çeşitli eklentilerinin düzenlenme biçimidir.[24]

Doğal çevreden elde edilen yapı gereçlerinin kısmen ya da tamamen, konut yapımında kullanılmış olması çevrenin konutlar üzerindeki etkisinin dikkat çekici bir örneğini oluşturur. Yörede çeşitli kesimlerden elde edilen taşların kullanılmasıyla ortaya çıkan ve kendine özgü şekilleri ile yapı tarzları olan meskenlerde bulunmaktadır.  Bu tip meskenler çok azdır.  Yapı malzemesi olarak kullanılan taşlar genellikle andezit ve kalker gibi işlenmesi kolay olan taşlardan oluşmaktadır.  Çoğunlukla taştan yapılan evler eski konutlardır.  Taş gereçli konutların kapı, pencere çatı kısımlarında tamamen ahşap malzeme kullanılmıştır.

Araştırma sahasındaki  ailelerin gelir düzeyleri ve kültürel seviyelerinin giderek yükselmesi, kullanılan yapı malzemesi ve inşaa tekniğinde de gelişmelere neden olmaktadır.  Çeşitli yerlerden ve ilçelerden elde edilen konutların yapımında kullanılan biriket, tuğla, demir, çimento vb yapı malzemeleri konutların  malzeme bakımından çevreye olan bağımlılığını oldukça azaltmıştır. Bütün bunların sonucunda köyde betonarme evlerin inşasında hızlı sayılabilecek bir sürece girilmiştir. Günümüzde yapılan yeni konutların hepsi betonarme karakterlidir. Köyde yer alan 147 konuttan, 138’i betonarmedir. Çok az bir bölümünün çatısı vardır. Genellikle evlerin damı betondur. Yaz aylarında dama yapılan çardakta yatılmaktadır.

Konutlardaki çağdaşlaşma eğilimleri sadece yapı gereçlerinde olmamıştır. Modern konutlarda bir taraftan ahır, kümes, samanlık gibi eklentiler konutlardan ayrılmış ve uzaklaşmış, diğer taraftan tuvalet, salon ve odaların yanında özellikle, mutfak ve banyo gibi bölümler yer almaya başlamıştır.

Araştırma sahamda yer alan konutların hemen hemen hepsinin çatısı yoktur. Pencereleri geniş yapılmıştır. Eski konutlardan bazıları iki katlıdır. Bunların birinci katı, depo ve odunluk olarak kullanılmaktadır. Hayvanlarını yetiştirdikleri, ağıl adını verdikleri ahırlar evin 50-150 m uzağındadır. Ahırın başlıca bölümlerini yemlik, buzağılık, bazen kuzuluk ve gübrelikler oluşturur. Gübrelik ahırın dışında üstü açık olan bir bölümdür. Ahırda günlük olarak biriken hayvan atıkları gübreliklere atılır. Buradan da tarlalara taşınır.

Eski meskenlerde dışarıda yer alan merdivenle doğrudan salon bölümüne girilir. Evlerde banyolar mutfağa yakındır. Tuvalet dışarıda yer almaktadır. İçerisinde ocaklığın bulunduğu oda mutfak odası olarak düzenlenmiştir. Oturma odası olarak ta kullanılmaktadır. Yüklük (yatak konulan yer), sedir (oturma yerleri), dolap ve raf gibi unsurları bulunan diğer odalar yatak odası ve misafir odası olarak değerlendirilmektedir. (Şekil 2.3)

            Eski konutlarda olduğu gibi modern konutlarda da çatı yoktur. Günümüzde yöredeki konutlar sosyo-ekonomik  gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan yeni şartlar ile istek ve ihtiyaçlar doğrultusunda değişime, çağdaşlaşma tirendine girmişlerdir. Modernleşmeye bağlı olarak meskenlerin merdiven daireleri evin içinde üstü kapalı olarak yer almakta günümüz şartlarına uygun bir şekilde tuvalet evin içersinde, merdiven girişine yakın bir yerde bulunmaktadır. Ayrıca meskenlerde oda sayısı yatak odası, misafir odası, oturma odası, çocuk odası gibi çeşitlenmiştir. Meskenlerin birinci katı ambar ve garaj olarak kullanılmaktadır. Ayrıca çeşitli eşyaların ve odunların konulduğu ayrı bir depoları da bulunmaktadır.(Şekil 2.4.)

            Evlerin pencere ve kapıları günümüzdeki teknolojik gelişmelere bağlı olarak, demir, aliminyum ve plastik malzemelerden yapılmaktadır. Meskenlerde kullanılan yapı malzemeleri coğrafi çevrenin etkilerden uzaklaşmıştır. Coğrafi çevrenin aşırı soğuk olmamasından dolayı meskenlerin çatısı yoktur ve pencereler daha geniş yapılmıştır.










3.BÖLÜM


EKONOMİK COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ



3.A TARIM


            Türkiye, ekonomisinde tarımın önemli yer tuttuğu bir ülkedir. Nüfusunun büyük bir kısmı (2/3) tarım işlerinde çalışır. Ayrıca Türkiye ihracatının ¾ ‘ünü tarım ürünleri oluşturur. Kozan’da da tarım ilçe ekonomisinin temelini oluşturduğu gibi Işıklı Köyünde de tarım köy ekonomisinin temelidir. Kozan ve çevresinin doğal koşulları ziraat için elverişli bir ortam oluşturmuş, 1973 yılında inşa edilen Kozan Çayı üzerindeki Kozan barajı sayesinde sulama imkanlarının artması, verimi ve yetiştirme alanlarını arttırmıştır. Köyde ayrıca Delicay’ın suyundan da sulamada da yararlanılmaktadır. Bu derecelerin önüne, bentler ( set ) yapılması yoluyla yada moto-pomp yoluyla akarsuların yönü değiştirilerek yararlanılmaktadır. Yazın çok az su akar, tamamı tarım alanlarında kullanılır. Ayrıca sulama işlerinde taban suyundan da yararlanılır. Çakma ve pompa adı verilen kuyulardan traktörler ve dinamolar vasıtasıyla toprak yüzeyine çıkarılan sudan, hem içme hem de sulama  amacıyla yararlanılmaktadır.

            Köyde sulu tarım arazisinin toplamı 11 bin dekardır. En başta, narenciye olmak üzere diğer meyveler ve sebzeler, tahıl,  mısır, soya fasulyesi ve son zamanlarda yok denilecek kadar ekimi azalan pamuk tarımı bu arazi içinde yapılır. Dere kenarlarında ki alanlar, baraj suyunun ulaştığı (Kan aletler vasıtasıyla) yerler, çakma, pompa ile yüzeye çıkarılarak faydalanılan sahalar sulu arazi içinde kabul edilir. Köyün can damarı olan yerler, bu sulu alanlardır. Kuru arazi toplam 900 dekardır. Bu arazilerden Buğday, susam, arpa, yulaf, incir, bağ ve zeytin tarımı yapılarak yararlanılmaktadır.[25]

            Her ne kadar makinalaşmanın yaygın olmasına rağmen, tarımda işgücü olarak insana olan ihtiyaç devam etmektedir ve dışardan mevsimlik olarak işgücü alınmaktadır.

            Ziraatta ilaçlama verimi arttırmada önemli bir rol oynar. İlaçlama için çeşitli yöntemler uygulanır. Gübre kullanımı arazinin isteğine göre değişmektedir. En fazla rağbet gören gübreler, Amonyum, Sülfat, Amonyum nitrat, Üre, Kompoze ikili, Triples F, Di, Amonyum Fosfattır.

            Gübreleme ve ilaçlama yaygın olarak yapılmakta olup, verimi arttırmakta, zararlılara karşı ünü korumaktadır. Fakat son ekonomik krizle çiftçiyi ilaç alamaz gübre atamaz hale getirmiştir. Tarımda düzenlemeler yapılaması gerekmektedir.

            Köyde sulu tarım düzenli olarak yapılmaktadır. Sulanılabilen arazilerin artmasıyla ikinci ürün ekimleri de yaygınlaşmıştır. İkinci ürün sahalarının artması da hastalık ve zararlıların artmasına neden olmuştur. Bu da  çok mücadeleye ve maliyetin artmasına neden olmaktadır. Köyde toplu mücadelenin yapılmayışı, ilaçlamada yeteri kadar bilgi sahibi olmamaları ve çiftçinin ekonomik durumunun yeterli olmayışı nedeniyle yapılan basit ilaçlamalarla başarı oranı istenilen düzeyde olmamaktadır. Çiftçi istenilen zamanda yeterli ilaç ve aleti bulamamaktadır. Dolayısıyla mücadele de kesin başarı alınamamaktadır. Dengesiz gübreleme, düzensiz sulama ve bilinçsiz ilaçlama tabiatın dengesini bozmaktadır. Gübrenin bilinçsiz kullanımı toprakların çoraklaşmasına neden olmakta ve verim artışına faydası bulunmamaktadır. Zamansız ve yersiz zirai ilaçların kullanılması da tabiatın dengesini bozmaktadır. Bu zararlı böceklerle birlikte yararlı böceklerin ölmesine neden olmaktadır.  Buda etkili mücadelenin yapılamasını olumsuz etkilemektedir.

            Çiftçilere çeşitli konularda yardımcı olan ve tarımın gelişmesi için çalışan kuruluşlar vardır. Bunların başında T.C.Ziraat Bankası, Çukobirlik, Tarım Kredi Kooperatifi ve Ziraat Odası gelir. Bu kuruluşlardan çiftçilerin ne kadarı ne derece yararlandığı gerçekten bir bilmecedir.  Örneğin kredi kullanımında tarlası olamayan, kirayla tarla işleyen çiftçi köylüler yararlanamamaktadır.

            Tarımsal faaliyetlerde endüstrileşmeye bağlı olarak modern makineler kullanılmaktadır. Çok pahalı olması nedeniyle küçük çiftçilerin gücü yetmemektedir.Tarımsal faaliyetlerde kullanılan başlıca tarım araç ve gereçleri; traktör, kültivatör, kimyevi gübre dağıtıcısı, havalı mibzer, goblen, köten, ilaç atma makinesi, tava makinesi, römork gibi pek çok tarım araç ve gereçleri kullanılmaktadır. Işıklı Köyü ve çevresinin gerek iklim gerekse yeryüzü şartlarının düzlüğü vb. nedenlerden dolayı çok çeşitli ürünler yetiştirilmektedir. Alüvyal arazinin yaygınlığı da verimin yüksek olmasında kuşkusuz katkısı fazladır.

            1999 yılı sonuçlarına göre toplam kültür arazisi 11.900 dekardır. Bunu kuru arazi toplamı 900 dekar, sulu arazi toplamı 11.000 dekar, çayır ve mera 1000 dekar, tarım dışı alan 1.100 dekar, ormanlık alan 900 dekardır. (Tablo 3.1.), (Şekil 3.1.)



Tablo:3.1. Işıklı Köyündeki Arazilerin Yararlanma Bakımından Bölünüşü



Yararlanma şekli
Yüzölçümü (da)
Oranı (%)
Ekili Dikili alanları
11.900
80%
Tarım dışı alanları
1.100
7%
Çayır mera alanları
1.000
7%
Ormanlık alanları
900
6%

TOPLAM

14.900
100%

Kaynak : Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Verilerinden (1999)



Şekil:3.1 Işıklı Köyündeki Arazilerin Yararlanma Bakımından Bölünüşü


           Ekili-dikili içerisinde en geniş yeri narenciye bahçeleri kaplar. Ondan sonra sebzecilik ve tarla ürünleri gelir.(Foto 3.1.)Bu elverişli şartlarda narenciyenin her türlüsü şeftali, buğday, mısır, soya fasulyesi, pamuk, lahana, ıspanak, turp, karpuz, kavun, yerfıstığı vb. her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. (Tablo 3.2.), (Şekil 3.2.)




Tablo:3.2. Işıklı Köyündeki Ekili Dikili Alanların Yararlanma Bakımından Bölünüşü



YARARLANMA ŞEKLİ
EKİLİŞ (da)
ORANI (%)
Bağ ve Bahçelik Alanlar
6.938
59%
Tahıl Tarım Alanları
2.500
21%
Endüstri Bitkileri
2.100
18%
Sebzelikleri
160
1%
Nadas Alanları
150
1%
Diğerleri
52
0%
TOPLAM
11.900
100%


Kaynak : Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile İlçe Tarım Müdürlüklerinin  Verilerinden (1999)




 


Şekil 3.2. : Işıklı Köyündeki Ekili Dikili Alanların Yararlanma Bakımından Bölünüşü





           11.900 dekar olan Ekili-Dikili alanın yararlanma şekline baktığımızda 6.338 dekarla en fazla, bunu 2500 dekarla tahıl tarımı, 3600 dekarla sanayi bitkileri (1500 dekarı ikinci ürün ekimi), 160 dekarla sebzelikler, 150 dekarla nadas alanları izler.Köyde yetişen bu ürünlere sıra ile değinmek uygun olacaktır.





3.A.1.Bağ ve Bahçe Tarımı


Bağ ve bahçeler başlığı altında ele aldığımız ürünlerin en önemlisi turunçgillerdir.Turunçgiller içerisinde en önemlisi ve en fazla üretileni portakaldır. Belli başlı portakal cinsleri; yerli, yafa, misket, şeker, greyfurt, vaşington ve valensa’dır. Limon türleri ise; aydın, lemas, enterdonat ve kütlü dikendir. Mandalina türleri ise rize, şeker, ve israil’dir.Portakallardan en fazla vaşington, mandalinalardan ise şeker cinsi üretilir(Fotoğraf 3.1). Verimlilik yönünden bu cinsler oldukça yüksektir. Narenciye bahçelerinin meyveleri olgunlaştıktan sonra ilçedeki komisyoncu tüccarlara satılır.Bunlardan dışardan gelen, yani çevre il ve ilçelerden gelen tüccarlara ihtiyaçları kadar pazarlar.Toplamada ilçenin işçileri kullanılır. Narenciye bahçelerinde yılda 6-8 defa sulama yapılır. Çiçeklenme ve meyvenin olgunlaşma döneminde sürek yapılmaz.              

Diğer zamanlarda bahçe otlandıktan sonra sürülür.Bu da yılda 4-5 defa yapılır. Bahçenin ilaçlaması zararlılara göre belirlenir ve 2-3 defa ilaçlama yapılır. Bunlardan bir tanesi meyveler büyüdükten sonra yapılan pas olmaması için yapılan ilaçlamadır. Her sene mutlaka yapılır. İki yılda bir budama işlemi yapılırsa iyi olur. Yıllık gübre adı verilen çiftlik gübresi bahçeye atılırsa meyveler daha iri ve görkemli olur.

İlçenin narenciye üretilen ender köylerinden biri olan Işıklı Köyünde bu işin tarımı ile uğraşan 206 tane çiftçi vardır. Köyde 6950 dekar narenciye bahçesi bulunur. Baraj suyunun ovanın bir çok yerine ulaşması ve teknolojiye bağlı olarak çakma ve pompa adı verilen kuyuların çoğalması ile bir çok ürünün aleyhine narenciye bahçeleri genişlemiştir. Bundan 20 yıla kadar, köy sınırlarında narenciye bahçesi olmayan arazi kalmayacak duruma gelecektir. 1999 yılı İlçe Tarım İl Müdürlüğü verilerine göre narenciye ekim alanları şöyledir.(Tablo 3.3.), (Şekil 3.3.)

 


 


 


Tablo:3.3. Işıklı Köyündeki Narenciye Ekim Alanların Cinslere Göre Dağılışı (1999)



NARENCİYE
CİNSLERİ
EKİLİŞ (da)
BİR AĞACIN
VERİMİ (kg)
ORANI (%)
Portakal
5.980
90
85%
Limon
545
75
8%
Mandalina
443
70
6%
Greyfurt
70
60
1%
TOPLAM
7.038
295
100%


Kaynak : D.İ.E Verilerinden Hazırlanmıştır.(1999)


Şekil: 3.3. Işıklı Köyündeki Narenciye Ekim Alanların Cinslere Göre Dağılışı (1999)



               İlçede bir tane soğuk hava paketleme deposu vardır. Burada portakallar yıkanır, kurutulur, mumlanır, kağıtlara sarılır ve paketlere konulur. Bu işlem yapıldığında daha dayanıklı olur ve 6 ay yaşayabilir. Dışarıdan gelen isteklere göre gerektiği kadar pazarlanır. Köyler bu konuda bilinçsiz olmaları ve maliyetinin yüksek olması nedeni ile paketleme yapamamaktadır. Yeteri kadar bu yöntemden yararlanamamaktadır. Yeni işleme tesisleri ve kollarının kurulması gerekmektedir.



               3.A.2. Tahıl Tarımı



               Tahıl Türkiye ekonomisinde önemli bir yer tuttuğu kadar, köyün ekonomisinde de önemli bir konuma sahiptir.Tahıl köy ekonomisinde narenciyeden sonra ikinci sırada yer alır. Toprakta çimlenen buğday tanesinin olgunlaşabilmesi için toplam gerekli olan sıcaklık 2400 derece civarındadır. Akdeniz iklimlerinde bu 5-6 ayda sağlanabilmektedir. Bu nedenle daha erken olgunlaşmaktadır.Köy ve çevresindeki buğdaylarda diğer çevre ve köylerden  1-2 hafta daha erken olgunlaşıp ,erken hasat edilmektedir.Yaz yağışlarının fazla olduğu yerlerde ,başaktaki buğday tanelerinin bir kısmı çürür .Yaz yağışları az olan bölgelerimiz da buğday önemli bir ürünüdür.Çeşitli zengin mineralleri içinde bulunduran taşınmış topraklar buğday ziraatinde en elverişli alanlardır.Bu toprakların elverişli olmasının nedeni mineral ve azot bakımından zengin oluşuna ve yine kalın ,yumuşak ve su tutma kabiliyetinin yüksek olmasına bağlıdır.Buna bağlı olarak köyde narenciye tarımının yapılmadığı alüvyal arazilerde yüksek verimle yetiştirilir .Fakat her geçen yıl köyde buğday ekim alanları azalma göstermektedir. Nedeni ise daha verimli ,daha karlı ürünlerin (narenciye) ekilmesidir.Yağışın az olduğu yıllarda buğday verimden düşmektedir. Verimde düşüşler olmasında etkili olan diğer faktörler ise yeterli gübre kullanılmaması tohumlar ıslah edilmemiş olması buğday fiyatlarının harcanan emek ve sermayeyi karşılayamamasıdır.Köyde 1999 yılı İlçe Tarım İl Müdürlüğü verilerine göre 2500 dekarlık alanda buğday tarımı yapılmaktadır,buğdayı daha karlı gördükleri için arpa ve yulaf gibi tahıl ürünleri tercih edilmemektedir.yağışın çok yetersiz olduğu yıllarda buğday tarlaları sulanarak buğdayın nem ihtiyacı karşılanır.Buğday hasadı gerçekleştirildikten sonra ikinci ürün olarak soya fasulyesi tarımı yapılmaktadır.Ekilen belli başlı buğday cinsleri Orsa,Sera,82 Meksika, Kara kılcık Çifte ikiz, Ata 81 vb. dır özellikle ,Orsa ve Sera 82 ‘nin dekar başına verimi diğerlerine nazaran  fazla olduğu için tercih edilir.Buğday tarımında suni gübre kullanılmakta, buna bağlı olarak daha fazla verim alınmaktadır.

               Üretilen buğday Kozan merkezde bulunan Toprak Mahsulleri Ofisinde veya toprak mahsullerinin alım ve satımıyla uğraşan tüccarlara satılmaktadır.




               3.A.3. Endüstri Bitkileri Tarımı


              

               Işıklı köyünde geliştirilen belli başlı endüstri bitkileri ,mısır , pamuk ,soya fasulyesi ,zeytindir , köyün 3600 dekar endüstri bitkileri tarım alanında ,2500 dekarı mısır,540 dekarı pamuk,520 dekarı soya fasulyesinde 50 dekarı zeytin tarımı alır. (Tablo 3.4.),(Şekil 3.4.)



Tablo:3.4. Işıklı Köyündeki Endüstri Bitkileri Ekim Alanının Türlere Göre Dağılışı


( 1999 )


Endüstri Bitkileri Türleri
EKİLİŞ (da)
Bir dekara verimi ortalama (kg)
ORANI (%)
Mısır
2.500
800
 %70
Pamuk
540
350
 %15
Soya Fasulyesi
510
450
 %14
Zeytin
50
400
 %1
Toplam
3600
2000
 %100

Kaynak : D.İ.E Verilerinden Hazırlanmıştır.(1999)





Şekil.3.4. Işıklı Köyündeki Endüstri Bitkileri Ekim Alanın Türler Göre Dağılışı.




               3.A.3.a Mısır

              

               Yaz döneminde yağış alan veya sulama yapılan sahalarda yetiştirilmektedir .mısırın yetişmesi için en uygun iklim , yaz yağışlarının olduğu Karadeniz’in kıyı bölümüdür .Son yıllarda mısır bitkisi devletin teşviki sonucu ,buğdaydan sonra ikinci ürün olarak yağ ve hayvan yemi üretmek amacıyla Akdeniz bölgesinde yetiştirilmektedir.Bu bitkinin tarımı Akdeniz Bölgesi ekonomisinde olduğu gibi Işıklı Köyü ve çevresinde de büyük bir öneme sahip olmuştur. (Foto 3.2)

               Buğdaya nazaran yetişme dönemi daha uzundur.Besin maddeleri yönünden daha zengin topraklarda daha verimli olmaktadır.Akdeniz bölgesinde olduğu gibi köy ve çevresinde mısır bitkisi pamuk tarımının yerini almıştır.Bunun nedenleri ise buğdaydan sonra ikinci ürün olarak ekilmesi ,dekar başına sağladığı gelirin yüksek olması ,tarımının ve hasatının pamuk tarımına göre daha kolay olmasıdır.

               Bu bitki türü yetişme döneminde bol nem ister.Akdeniz  iklim bölgeleri yetişme şartları bakımından sıcaklık haricinde nem bakımından yetersizdir.Köyde mısır bitkisinin nem ihtiyacı sulama yoluyla karşılanmaktadır.Modern teknoloji ile mibzerlerle sıra halinde ekilir.Haziran aylarının başında buğday hasatından sonraki ilk yağmurda ekilir ve 6-7 gün içerisinde çimlenerek yüzeye çıkar.Mısırlar belli bir dönem büyüdükten sonra mısır tarlası tavalar halinde bölünür.Bu bitkinin sulaması tavalara su salınması ile olur,gübrelemesi ve ilaçlaması yapılır,yetişme evresi boyunca 6-7 defa sulanır.Eylül ayının sonlarında olgunlaştıktan sonra sulama işlemi kesilir.kurumaya bırakılır .Ekim – Kasım ayları içinde 14-16 C kuruyunca hasatı yapılır.Hasatı biçerdöverler tarafından gerçekleştirilir .Mısır iğce kurumadan (nemli) biçilirse çürüme yapar.Eğer derecesi (nemi) yüksekse mısır kurutma tesislerinde işlenir ve kurutulur .Hasatı yapılan mısırlar ,toprak mahsulleri ofisine veya bu işle uğraşan tüccarlara satılır.Köyde 1999 yılında 2500 dekar ekimi yapılmıştır,dekara 600 – 900 kg arasında gübre atılır ve dekar başına 700-1200 kg arasında verim alınır.



               3.A.3.b Pamuk


               Akdeniz iklim bölgelerinde yetiştirilen pamuk,köyün diğer önemli bir tarım ürünüdür.Pamuk tarımının sulu olanı yapılmaktadır.1986 yılında 2000 dekar dolayında tarımı yapılırken 1999 yılında 540 dekara düşmüştür.Bunun belli başlı nedenleri ,üretim maliyetine yüksek olması ,toplama işleminde işgücüne duyulan aşırı ihtiyaç ve bunun  karşılanamaması ayrıca daha az zahmetli olan mısır ve soya fasulyesi gibi biçerdöverle toplanan bitkilerinin tercih edilmesidir.

               Köyde tarımı yapılan belli başlı pamuk türleri , deltapayn, akalın, hibrit, ata87...vb. ‘dir. Kuru pamuk tarımının yapılmadığı köyde 200 – 400 kg arası verim alınır.Kurusu yapılırsa verim 50-100 kg arasına  düşer .Köy ve çevresinde etkin bir şekilde mücadelesi yapılan pamuk hastalık ve zararları vardır.Bunlar fide ve kök çürümesi,yaprak leke hastalığı,kırmızı örümcek,beyaz sinek,yaprak biti  ve yaprak piresi vb. hastalık ve zararlarıdır.

               Üretilen pamuk yağmurlar başlamadan toplanması gerekmektedir .Yağmurdan önce toplanmayan pamukta kalite düşer ve dolayısıyla fiyata yansır. Bu durum pamuğun hızlı ve çabuk bir şekilde hasadının yapılmasını gerektirir.Bu da bir şekilde insan gücüne ihtiyaç duyulmasına sebep olmaktadır.Pamuğunu toplatamayan ve zarar eden çiftçiler başka alanlara yönelmişlerdir.bu nedenle pamuk ekimi azalmıştır.Pamuğun hasadında insan gücüne olan ihtiyaç teknoloji ile ortadan kaldırılırsa tekrar ekiminde canlanma gözlenebilir.Hasat edilen pamuk Çukobirlik’e pamuk alım ve satımı ile uğraşan tüccarlara ,cırcır ve prese fabrikalarına verilmektedir.



               3.A.3.c Soya fasulyesi


               Köy ve çevresinde yetiştirilen diğer bir endüstri bitkisi ise soya fasulyesidir ,mısır gibi buğday tarımından sonra ikinci ürün olarak ta ekilir.Sulama yoluyla nem ihtiyacı karşılanır.Hasatının kolay olması nedeniyle pamuğun yerine mısır gibi soya fasulyesine de rağbet edilmiştir , fakat mısır tarımı kadar yaygın değildir .Köyde 1999 yılında 510 dekar alanda tarımı yapılmıştır .Dekar başına 400-500 kg verim sağlanmaktadır .Bu ürün dekar başına sağladığı karın fazla olması nedeniyle rağbet görmektedir.



               3.A.3.d Zeytin


               Endüstri bitkilerinden bir diğeridir.Bilindiği gibi Akdeniz iklim şartlarının hüküm sürdüğü yerlerde yetişir .Köy ve çevresinde zeytin bitkisinin aradığı tüm şartlar mevcuttur ama ;yoğun bir şekilde tarımı yapılmamaktadır.Son birkaç yılda Tarım ve Köy İşleri Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği faaliyetlerde zeytin fideleri ucuz bir şekilde yetiştiricilere satılmaktadır.Bu fideler 4-5 yıl içerisinde azda olsa ürün vermeye başlamaktadır köylünün ticari bir amaç gütmemesi ve daha karlı ürünlere rağbet etmesi gibi nedenlerle zeytin tarımı fazla gelişmemiştir.Bir kg zeytinden % 25-30 oranında yağ elde edilir ve zeytinine göre bu oran değişir. Köyde 1999 yılında 50 dekar alanda tarımı yapılmaktadır. Başlıca yağ zeytini türleri kilis, sarı kulak, edremit olup ayrıca salamuralık zeytinde üretilir.



               3.A.4 Sebzecilik Tarımı


               Araştırma_sahanda 1999 yılında 160 dekarlık alanda sebze tarımının hemen her türlüsü yapılamaktadır. En fazla yetiştirilen sebze türleri domates, patlıcan, kabak, biber, lahana, marul, ıspanak, pırasa, taze bakla, turp ve maydanoz vb.dir.

               Yetiştirilen sebzeler köy halkının ihtiyacını karşıladığı gibi çevre il ve ilçelerde pazarlanır. Sebzeler daha çok fidan içine ekilir. (Foto 3.3) özellikle lahana, patlıcan ve marul türlerinin tarımı diğerlerine oranla fazla yapılır. Gün geçtikçe sebzecili tarımı da diğer bazı tarımsal faaliyetler gibi ticari amacından çıkarak köy halkının ihtiyacı karşılamaya yönelik yapılmaktadır.



               3.A.5. Tarımı Yapılan Diğer Ürünler

              

               Köy ve çevresi her türlü meyvenin yetiştirilmesi bakımından şartları elverişlidir. Tarımı yapılan diğer ürünler, yeni dünya, hurma, incir, elma, erik, şeftali, nar, armut vb.dir. Bu meyveler ticari bir amaçtan ziyade halkın ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılır.

               Ayrıca sebze yada meyve tarımına dahil edemediğim karpuz tarımı da yapılmaktadır. Dekar olarak ekimi yıldan yıla değişmektedir. Bunun nedeni karpuz fiyatlarındaki dalgalanma ve çiftçinin zarar etmesidir. Karpuz tarımında daha çok sera ekimi yapılır ve çok külfetlidir. Üretilen karpuzlar çevre illere pazarlanır. Belli başlı ekilen karpuz cinsleri cukunam, halep karası, vasington, küçük çekirdek, hibrit alası, poener vb.dir. Özellikle Kırmızı Akdeniz toprağında daha iyi olmaktadır.  Karpuz ekimi yapılan araziye tekrar karpuz ekmek için beş yıl geçmelidir. Aksi durumda verimli olamamaktadır. Yağmurlama sistemiyle sulanmaktadır. Bu sistem karpuzun çürümesini engellemektedir.



               3.B. HAYVANCILIK


               Araştırma saham ve çevresinde hayvancılık faaliyeti çok gelişmemektedir. Fakat yine de her tür hayvan bulunmaktadır.



               3.B.1. Büyük Baş Hayvancılık


               Köyde büyük baş hayvancılık faaliyeti, ticari bir amaçtan ziyade ihtiyaç karşılamaya yönelik olarak yapılmaktadır. Bu faaliyetin ticari bir amacının olmamasının temel nedeni ise mera alanlarının çok az olması ve yoğun tarım faaliyetlerinin yapılmasıdır. Yaz aylarında da ikinci ürün ekiminden dolayı boş tarım alanlarının olmaması da hayvancılığı olumsuz etkilemektedir.(Foto 3.4). Hayvancılığın gelişmesi için ağır hayvancılığına geçilmesi gerekmektedir. Bu işle uğraşan iki çiftlik vardır ama bilinçsiz bir şekilde yapılmaktadır. Köyde en fazla yetiştirilen sığır türleri yerli ve yabancı olmak üzere iki kısımdır. Sayı bakımından Hostayn Melezi en fazla olup bunu Hostayn, yerliden ise Kilis sığırı izler. Köyde 1999 yılında 352 tane sığır bulunmakta bu sığırlardan 185’i Hostayn melezi 87’si Hostayn, 80’i yerli ırk (Kilis sığırı)’dır. Hostayn türünü çiftliklerde ve maddi durumu iyi olan aileler besler. Bu sığır türü 25 kğ. Süt vermektedir. Yerli sığır türünde bu 3-10 kg. arasında, melez sığır türünde ise 5-10 kg.arasındadır. Ortalama köyde hane başına 2 inek düşmektedir.Hemen her ailenin sütü için beslediği bir sığırı vardır. Köy ve çevresindeki hayvanların yem ihtiyacı ilçedeki yem fabrikası ve yemci tüccarlar tarafından karşılanmaktadır. Kullanılan yem türleri saman,kepek,küspe,arpa,arpa kırması,besi yemi ve süt yemidir.Bazı hastalıklar ise çeşitli dönemlerde çıkmaktadır.Bu hastalıkların önlemleri ilçedeki veterinerler tarafından alınmaktadır.Köyde ayrıca hayvan türlerinden beş tane at,sekiz tane eşek vardır.



              

               3.B.2.Küçükbaş Hayvancılık


               Araştırma sahamda küçükbaş hayvancılık faaliyeti,büyükbaş hayvancılığa göre daha fazla yapılmaktadır.1999 yılında yaptığım anketler sonucunda 1500 tane koyun beslenmektedir.Koyun cinsleri arasında en fazla Akkaraman, halk dilinde gıcık üretilir.Koyunculuk faaliyeti ile uğraşan altı aile vardır.Koyunculukla uğraşan bu aileler kış aylarını köy çevresindeki mera alanlarında (tepelik alanlar) ve boş tarım arazilerinde hayvanlarını otlatarak geçirirler(Foto 3.5). Yaz gelince hayvanı çok olan aileler haziran ayının sonlarına doğru yaylaya (Toroslar’a) çıkarlar,eylül-ekim aylarında köye geri dönerler.Hayvanı az olanlar yaylaya gitmezler, tarla bozumlarında hayvanlarını otlatırlar. Hayvancılıkla uğraşan köylüler koyunun etinden,sütünden,yününden yararlanırlar.

               Daha çok ticari bir değere sahip olup gelir sağlamak amacıyla yapılır.Koyunların yününü ve sütünü yayladayken, Kayseri ve Develi’deki tüccarlara satarlar.Köyde küçük baş hayvancılık faaliyetinde son yıllarda azalma olmuştur.Bunun nedeni ise meraların azalması, yoğun tarım faaliyetleri,hayvan yem fiyatlarının yüksek olması, yetiştirilen hayvanların ve hayvan ürünlerinin ucuza satılmasıdır.



               3.B.3.Kümes Hayvancılığı ve Arıcılık


               Araştırma sahamda 1999 yılında yaptığım anketler sonucunda 2940 tane tavuk beslenmektedir.Köyde kümes hayvancılığı ticari olmayıp ihtiyaçları karşılamaya yöneliktir.

               Köyde arıcılık faaliyeti ile uğraşan aile yoktur.Fakat bahar mevsiminde portakalların çiçek açtığı dönemde arıcılıkla uğraşan kişiler köy ve çevresine göç etmektedirler. Bu dönemde portakalların çiçeklerinden yararlanmaktadırlar. Baharın sona erdiği çiçeklerin kuruduğu dönemde, yaylacılık faaliyetine bağlı olarak iklim olarak uygun başka yerlere göç ederler.



               3.C. ULAŞIM


               Çukurova bölgesinin kuzey kesiminde Toros dağlarının güneyinde yer alan Kozan ana ulaşım ağlarının kuytusunda kalmıştır. Kozan’a 3 km. uzaklıkta olan “Işıklı Köyü”nün doğusunda Kadirli yolu, batısında Adana yolu yer almaktadır. Kozan ilçesi 815 numaralı devlet karayolu ile İl Merkezi Adana’ya, 817 numaralı devlet karayolu ile Ceyhan’a ve E-5 karayoluna bağlanmaktadır. Daha kuzeydeki Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli gibi yerleşme merkezleri ise Kozan ilçesi üzerinden Adana’ya bağlanmaktadır. Köy bu yollardan, 815 numaralı devlet karayoluna 1 km kadar uzakta, 817 numaralı devlet karayoluna 1,5 km kadar uzaklıkta stabilize bir yolla bağlanmaktadır.

               Işıklı Köyünün çevre il ve ilçelere uzaklığına bakarsak


               Işıklı            -           Kozan               3 km.,

               Işıklı            -           Adana             68 km.,

               Işıklı            -           Ceyhan           58 km.,

               Işıklı            -           Kadirli            33 km.,

               Işıklı            -           Feke                54 km.’dir.


               Köydeki mevcut araç sayısını irdeleyecek olursak toplam 269 araç bulunmaktadır. Bunlardan tarım faaliyetinin çok bağlı olmasına bağlı olarak en fazla olanı traktörlerdir.

               Köydeki araçların tür olarak dağılışı ise şöyledir.

               Traktör         138,

               Otomobil     125,

               Kamyon-Kamyonet  6 tanedir.





SONUÇ VE ÖNERİLER

                       

               “Işıklı Köyü” Kozan’ın ekonomisi tarıma dayalı bir köyüdür. Bugünkü nüfusu 891 kişiden ibarettir. Zengin bir alüvyal topraklara sahip olan köyün bir çok eksikleri vardır, ama köyün, çağdaş demokratik ülkede dünyanın milenyuma girdiği bir dönemde gelişmesini önleyici hiçbir stratejik engel yoktur, aksine coğrafi konumu, narenciye tarımı ve diğer ekonomik faaliyetler, büyümesini, gelişmesini hızlandıracak niteliktedir. Köy tarımsal faaliyetlere bağlı olarak göç almakta ve çeşitli nedenlerden dolayı da göç vermektedir.

               Köyde tarımsal ham maddeye bağlı olarak kurulan endüstri kolları yoktur. Köyün, gelişimini hızlandırmak işşizlik sayısını azaltmak,  çağdaş modern Türkiye’nin oluşmasına katkıda bulunmasını sağlamak için çeşitli endüstri kolları kurulmalıdır. Bu konuda il ve ilçedeki yatırımcılar teşvik edilmeli, ayrıca  köydeki zengin çiftçiler bilinçlendirilmeli, gelişmemiz için endüstrileşmenin ne kadar önemli olduğu anlatılmalıdır.  Devlet tarafından gerekli yardım ve destek beklenmektedir. 


YARARLANILAN KAYNAKLAR



M.T.A.Genel Müdürlüğü Türkiye Jeoloji Haritaları Kozan – K21 Paftası Ankara 1988

Atalay İ. Türkiye Coğ. Ege Ünv. Basımevi İzmir 1997 S.75

Atalay, İ-Mortan K.Türkiye Bölgeler Coğ.İnkılap Yay. İst.1998 s.214.

Saraçoğlu H., Akdeniz Bölgesi Coğ. M.E.Basımevi İst.1989 s.52.

Saraçoğlu H.Akdeniz Bölgesi Coğ. M.E.Basımevi İst. 1989 s.32

Atalay İ.-Mortan K.Türkiye Bölgesel Coğ. İnkılap Yay.İst.1989 s.25

Aktan S.Adana ve Çevresi 1948 s.48

Devlet Meteoroloji İşleri Verileri

Atalay İ.-Mortan K.Türkiye Bölgeler Coğ.İnklap Yay.İst.1998 s.28

Saraçoğlu H.Akdeniz Bölgesi Coğ.M.E.Basımevi İst.1989 s.38

Atalay İ.Türkiye Vejetasyon Coğrafyası Ege Üniv.İzmir 1994 s.119

Saraçoğlu E.Akdeniz Bölgesi Coğ.M.E.Basımevi İst.1989 s.68

Atalay İ-Mortan K.Türkiye Bölgeler Coğ.Yay.İst.1998 s.227

Atalay İ.Türkiye Coğrafyası Ege Üniv.İzmir 1997 s.227

Türkiye Jeoloji Haritaları Serisi  Kozan – K.21. Paftası M.T.A.0 1988 Ankara,

Açkerman. E.A.Kültürel Coğrafya. Çev. Sosyal Anropoloji ve Etnoloji Bölümü Dergisi Sayı:  İst. Üniv. Yay.1971 s. 87-96

Doğanay H. T.Beşeri Coğ. M.E.Basımevi İst.1997  s. 146.

Doğanay H. T. Beşeri Coğ. M.E.Basımevi. İst.1997 s. 160

Tümertekin E.- Özgüç.N. 1997 Beşeri Coğ.Cantay Kitapevi. İst. S.263-264

Doğanay H.T.Beşeri Coğ.M.E.Basımevi İst.1997 s.148

Tanoğlu. A. 1996 Nüfus ve Yerleşme. Cilt 1. J. Ü. Edebiyat Fak. Coğrafya Ens. Neşriyatı No:45 İst. S. 202.

Tunçdilek. N. , 1967 A.g.e. S.51.

Kalelioğlu, E. 1977, Gaziantep Yöresinde Yerleşme, Meskenler, Nüfus ve Ekonomik Faaliyetler. A. Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fak. Dergisi. Cilt: XXVIII. Sayı:3-4, Ankara, S. 39-98

Tanoğlu, A., 1996, A.g.e., S.202.

Kozan Ziraat Odası Mühendisleri Raporları




[1] M.T.A.Genel Müdürlüğü Türkiye Jeoloji Haritaları Kozan – K21 Paftası Ankara 1988
[2] Atalay İ. Türkiye Coğ. Ege Ünv. Basımevi İzmir 1997 S.75
[3] Atalay, İ-Mortan K.Türkiye Bölgeler Coğ.İnkılap Yay. İst.1998 s.214.
[4] Saraçoğlu H., Akdeniz Bölgesi Coğ. M.E.Basımevi İst.1989 s.52.
[5] Saraçoğlu H.Akdeniz Bölgesi Coğ. M.E.Basımevi İst. 1989 s.32
[6] Atalay İ.-Mortan K.Türkiye Bölgesel Coğ. İnkılap Yay.İst.1989 s.25
[7] Aktan S.Adana ve Çevresi 1948 s.48
[8] Devlet Meteoroloji İşleri Verileri.
[9] Atalay İ.-Mortan K.Türkiye Bölgeler Coğ.İnklap Yay.İst.1998 s.28
[10] Saraçoğlu H.Akdeniz Bölgesi Coğ.M.E.Basımevi İst.1989 s.38
[11] Atalay İ.Türkiye Vejetasyon Coğrafyası Ege Üniv.İzmir 1994 s.119
[12] Saraçoğlu E.Akdeniz Bölgesi Coğ.M.E.Basımevi İst.1989 s.68
[13] Atalay İ-Mortan K.Türkiye Bölgeler Coğ.Yay.İst.1998 s.227
[14] Atalay İ.Türkiye Coğrafyası Ege Üniv.İzmir 1997 s.227
[15] Türkiye Jeoloji Haritaları Serisi  Kozan – K.21. Paftası M.T.A.0 1988 Ankara,
[16] Açkerman. E.A.Kültürel Coğrafya. Çev. Sosyal Anropoloji ve Etnoloji Bölümü Dergisi Sayı: 1. İst. Üniv. Yay.1971 s. 87-96
[17] Doğanay H. T.Beşeri Coğ. M.E.Basımevi İst.1997  s. 146.
[18] Doğanay H. T. Beşeri Coğ. M.E.Basımevi. İst.1997 s. 160.
[19] Tümertekin E.- Özgüç.N. 1997 Beşeri Coğ.Cantay Kitapevi. İst. S.263-264
[20] Doğanay H.T.Beşeri Coğ.M.E.Basımevi İst.1997 s.148
[21] Tanoğlu. A. 1996 Nüfus ve Yerleşme. Cilt 1. J. Ü. Edebiyat Fak. Coğrafya Ens. Neşriyatı No:45 İst. S. 202.
[22] Tunçdilek. N. , 1967 A.g.e. S.51.
[23] Kalelioğlu, E. 1977, Gaziantep Yöresinde Yerleşme, Meskenler, Nüfus ve Ekonomik Faaliyetler. A. Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fak. Dergisi. Cilt: XXVIII. Sayı:3-4, Ankara, S. 39-98
[24] Tanoğlu, A., 1996, A.g.e., S.202.
[25] Kozan Ziraat Odası Mühendisleri Raporları